Usul Güvenceleri Sağlamayarak Kişiyi İdare Karşısında Zayıf Konuma Düşürmek Hak İhlalidir!

Usul Güvenceleri Sağlamayarak Kişiyi İdare Karşısında Zayıf Konuma Düşürmek Hak İhlalidir!

10 Eylül 2021 tarih ve 31594 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 20 Mayıs 2021 tarih ve 2018/21949 başvuru numaralı İdris Ertaş başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır.

Karara konu olayda başvurucu, 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavında aldığı puanla kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ile pozisyonlarına yapılan ikinci yerleştirme sonuçlarına göre Kültür ve Turizm Bakanlığının Erzincan teşkilatına kütüphaneci olarak yerleştirilmiştir. 23 Haziran 2017 tarihli işlemle başvurucuya, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan “terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mesuliyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen” hükmü uyarınca yapılan değerlendirme sonucu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının 13 Haziran 2017 tarihli onayına istinaden atamasının yapılmadığı bildirilmiştir. Başvurucu, söz konusu işleme karşı Mardin 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açmış; Mardin 1. İdare Mahkemesi davanın yetki yönünden reddine ve dosyanın yetkili Ankara idare mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; dosya, Ankara 15. İdare Mahkemesinde kayıt almıştır. Davalı İdare, dosyaya sunduğu ilk savunma dilekçesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakanlık makamı onayının birinci sayfasında başvurucunun ilişik kaydına rastlandığı ifadesine yer verildiğinden kadroya alınmasının uygun görülmediğini ifade etmiş; ayrıca dilekçede işlem dosyasının ilgili bölümlerinin savunma ekinde sunulduğunu belirtmiştir. Başvurucu, dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde, davalı İdarece sunulan cevap dilekçesinin ekinde Bakan onayı, inceleme raporu ve eklerinin yer aldığı belirtilmesine rağmen kendisine yalnızca cevap dilekçesinin gönderildiğini, bahsedilen eklerin tarafına tebliğ edilmediğini bildirmiştir. Cevaba karşı savunmalarını ve cevaplarını sunabilmesi için davanın temel konusunu oluşturan söz konusu belgelerin tarafına tebliğ edilmesi gerektiğini ifade eden başvurucunun talebine karşılık İdare Mahkemesi herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.

İlk derece mahkemesi, yargılama sonucunda oy çokluğuyla davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun atamasının, hakkında yapılan inceleme ve araştırma sonucunda 2012-2015 yılları arasında bir terör örgütüyle ilgili eylem etkinlik kaydına rastlandığı ve eylem etkinlik potansiyeli taşıyan kişiler arasında değerlendirildiği şeklindeki bilgi notu üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının onayı ile 667 sayılı KHK’ye atıfta bulunularak yapılmadığı; yıkıcı ve bölücü terör örgütü ile irtibatı ve iltisakı olması sebebiyle güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan başvurucunun atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, verilen ret kararına karşı istinaf yoluna başvurmuş; inceleme sonucunda Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi başvuruyu kesin olarak reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan başvurucu, işleme ve karara dayanak olarak gösterilen bilgi notunun nereden geldiğine ve kim tarafından düzenlendiğine yönelik bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığını; yine söz konusu bilgi notunda ne tür bir eylem etkinliğine katıldığının belirtilmediğini; bahsi geçen bilgi notunun aksini ispat etmenin oldukça güç hatta imkânsız olduğunu; fişleme niteliğindeki bu tarz bir belgenin mahkeme kararında gerekçe olarak muteber sayılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, ilgili belgelerin ısrarla tarafına tebliğ edilmesini talep etmesine karşın belgelerin gönderilmediğini ve bu nedenle gerektiği gibi savunma yapamadığını; ilk derece mahkemesince sadece İdarenin sunduğu belgeler dayanak alınarak hüküm kurulduğunu; aleyhine açılmış herhangi bir soruşturma veya ceza davasının bulunmadığını; İdarenin kütüphanecilik görevine yönelik güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmaya yetkisinin olmadığını; işlemin sebepten yoksun olduğunu; haksız yere terör örgütü üyesi olarak gösterildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Adalet Bakanlığı, başvuruya ilişkin görüşünde, 667 sayılı KHK’nin kamu çalışanlarına yönelik 4. maddesinin ilk atamalarda da dikkate alınması gerektiğinde kuşku bulunmadığını; başvurucu hakkındaki tedbirin olağanüstü hâl döneminde alındığını ve bu nedenle adil yargılanma hakkı ile ilgili olarak yapılacak incelemede Anayasanın 15. maddesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini; somut olayda başvurucunun kütüphaneci olarak atanmaması işleminin yıkıcı bölücü terör örgütü ile irtibatı ve iltisakı olması sebebiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına dayalı olarak tesis edildiğini ifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun İdare tarafından tesis edilen işleme dayanak ve aynı zamanda uyuşmazlığın esasının karara bağlanmasında önemli olan belgelerin kendisine tebliğ edilmediği, bu belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair tartışma imkânı sağlanmadığı, ilk derece mahkemesince araştırma yapılmadığı yönündeki iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmesi gerektiğini değerlendirmiştir.

Yüksek Mahkeme, kararında, başvurucunun idari işleme ve mahkeme kararına dayanak belgelerin -talebine rağmen- hiçbir aşamada kendisine tebliğ edilmediğini, anılan istihbari bilgiye karşı iddialarını ileri süremediğini, bahsi geçen bilgi notunun herhangi bir olgusal temele ve delile dayanmadığını, nitekim kendisinin aleyhine başlatılmış herhangi bir soruşturma veya ceza davasının bulunmadığını ileri sürdüğünü; ancak derece mahkemelerinin kararlarında, başvurucunun anılan nota ve notun dayanaklarının kendisine tebliğ edilmediğine ilişkin iddialarına yönelik herhangi bir açıklama yer almadığını belirtmiştir. Kararda, ilk derece mahkemesi tarafından söz konusu bilgi ve belgelerin başka şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin korunması veya İdarenin soruşturma metotlarının gizli tutulması ya da benzeri haklı görülebilecek hususlar nedeniyle başvurucuya verilmediğini gösterecek hiçbir argümanın ortaya koyulmadığı; ayrıca anılan belgelerin başvurucunun incelemesine açılmayacağına ilişkin herhangi bir karar alınmadığı ve bu belgelerden başvurucunun haberdar edilmediği vurgulanmıştır.

Anayasa Mahkemesi, somut olayda İdarenin savunma dilekçesinin eklerinin tebliğ edilmemesi nedeniyle başvurucunun, hakkında elde edildiği iddia edilen bilgilerin hangi delillere dayandığı ile bu iddianın nasıl ve neden doğduğu konularına karşı etkin olarak yorumda ve itirazda bulunma imkânına sahip olmadığını belirtmiş; ilk derece mahkemesi kararında istihbari bilginin dayanağı bilgilere, olgu ve olaylara yer verilmediği için yargılama sırasında oluşan eksikliğin sonraki aşamada da giderilmediğini, bir bütün olarak bu bilgilere yönelik yorumda ve itirazda bulunulabilmesi için pratik ve etkin imkânların sağlanmadığını ifade etmiştir. Yüksek Mahkeme, ilk derece mahkemesi tarafından sadece İdarenin beyanları ve gösterdiği istihbari nitelikteki bilgi notu dikkate alınarak hüküm kurulduğunun; bu belgelerin gerçekliğine ve güvenilirliğine ilişkin olguların varlığının ortaya konulmadığının ve bu nedenle başvurucuya aleyhindeki delillerin aksini ispata imkân tanıyan usul güvencelerinin sağlanmadığının altını çizmiştir.

Sonuç olarak somut olayda başvurucunun davalı İdareye nazaran zayıf bir konuma düşürüldüğüne ve bu durumun yargılamayı bir bütün olarak adil olmaktan çıkardığına kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 15. İdare Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.