Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 27 Kasım 1998 tarih ve 1996/381 E. 1998/597 K. sayılı kararı, davacının Millî İstihbarat Teşkilatı meslek memurluğundan Millî Kütüphane Başkanlığı şefliğine atanmasına ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davada verilen kararın temyiz incelemesine ilişkindir.
Karara konu olayda, MİT’te kadro karşılığı sözleşmeli olarak çalışan personele, sözleşme esaslarının 8. maddesinin (b) fıkrasında öngörülen iki aylık tutarında teşvik ikramiyesi ödeneceğine ilişkin hüküm uyarınca, bu statüde çalışan personelden büyük çoğunluğuna teşvik ikramiyesi verildiği hâlde davacıya ikramiye verilmemiş; davacının yaptığı başvuru üzerine verilen cevabi yazıda, takdire bağlı olan bu ikramiyenin kendisine ödenmeyeceği bildirilmiş; bu doğrultuda davacı, Erzurum İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Dilekçe ekinde teşvik ikramiyesi ödenmeyeceğine ilişkin ret yazısı ile daha önce almış olduğu teşekkür ve takdirnamelerini Mahkemeye sunan, ayrıca MİT Müsteşarının konuşmasından alınan ve teşvik ikramiyesine ilişkin olan bazı ifadelere de dilekçesinde yer veren davacı hakkında Teşkilat nezdinde soruşturma başlatılmış; soruşturma sonucunda davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, idari yönden kurum dışında bir başka yere nakli önerilmiş ve davacı hakkında dava konusu naklen atama işlemi tesis edilmiştir.
Davacı, Teşkilat Bölge Müdürlüğü emrindeki görevinden alınmasının Başbakanca uygun görülmesi üzerine Millî Kütüphane Başkanlığı emrine şef olarak atanmasına ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmış; dava sonucunda Danıştay 5. Dairesi, 20 Mart 1993 tarih ve 1994/7377 E. 1996/1170 K. sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar vermiştir.
Özel Daire, kararda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 74. maddesi, 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 19. maddesi, Anayasanın 36. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesine değinerek; somut olayda davacının, kendisine teşvik ikramiyesi verilmesi istemini içeren dilekçesi ile bu dilekçeye cevaben verilen ve MİT Personel Başkanının imzasını taşıyan yazıyı idare mahkemesine sunulmak üzere avukatına verdiğini, bu davranışın gizli bilgi ve belgelerin ifşası olarak değerlendirilmesi üzerine davacı hakkında soruşturma açıldığını ve soruşturma sonucunda davacının naklen atanmasına karar verildiğinin anlaşıldığını belirtmiştir. Dava dosyasına sunulan belgelerin niteliğini değerlendiren Daire, MİT Koruyucu Güvenlik Yönergesinde “gizli” ibaresinin tanımının, “izinsiz açıklandığı takdirde Milli Güvenliğimizi, prestij ve menfaatlerimizi ciddi surette haleldar edecek ve diğer yandan yabancı bir devlete geniş faydalar temin edecek mahiyette olan mesaj, döküman, gereç, tesis ve yerler için kullanılır” şeklinde yapıldığını ortaya koymuş; davacının, özlük hakları ve idari konularla ilgili belgeleri idare mahkemesine sunduğunu, dava konusu olayda anılan Yönergede belirtilen nitelikte herhangi bir bilgi ya da belgeden söz edilmeyeceğini, ayrıca bu durumun Anayasa tarafından güvence altına alınmış olan hak arama hürriyetinin doğal bir gereği olduğunu ve İYUK’un 3. maddesi uyarınca dava konusu işleme ilişkin belgelerin dilekçeye eklenmesinin zorunlu olduğunu ifade ederek mevzuata aykırılıktan bahsedilemeyeceğini belirtmiştir.
Ayrıca kararda, ara karar ile Teşkilattan istenerek getirtilebilecek olan belgelerin, davacının avukatı vasıtasıyla mahkemeye ibraz edilmiş olmasının, avukatın ifa ettiği hizmetin kamu hizmeti niteliği taşıdığı da göz önüne alındığında gizli belgelerin ifşası olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı vurgulanmış; 1986 yılından beri Teşkilatta çalışmakta olan davacının aldığı teşekkür ve takdirnameler ile sicil notları dikkate alındığında ise, 2937 sayılı Kanunun -Teşkilata intibak edemeyenlerin başka bir kuruma nakline ilişkin- 19. maddesinin dava konusu işlemin tesisine esas alınmasında isabet görülmediği belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle 5. Daire, dava konusu işlemde sebep ve maksat yönlerinden hukuka uyarlık bulunmadığını saptamıştır.
Verilen kararın davalı kurumlar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun önüne gelmiştir. Danıştay tetkik hâkimi, işlemin iptali yönündeki Daire kararının bozulması gerektiğine ilişkin görüş bildirmiş; buna karşılık Danıştay savcısı, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların İYUK’un 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlere uymadığını, bunların kararın bozulmasını gerektirir nitelikte olmadığını ifade etmiştir.
Genel Kurul, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay 5. Dairesi tarafından verilen kararı hukuka uygun bulduğundan temyiz istemlerinin reddine ve Daire kararının onanmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.