6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 46’da yer alan hâkimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin, Anayasa md. 129/5[1] hükmündeki anlayışla uyumlu olduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda öğretide, bilirkişiler yönünden de anılan Anayasa hükmüne paralel bir düzenleme getirilerek bilirkişilerin hukuka aykırı eylemlerinden dolayı hukuki sorumluluğun somutlaştırılmasının amaçlandığı belirtilmektedir[2].
HMK md. 266 ve devamı hükümlerinde düzenlenen bilirkişi incelemesi, “hâkimin çözümü hukukun dışında kalan, özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir konu ile karşılaştığında başvurduğu ve ilgili konuda uzmanlık sahibi kişi tarafından gerçekleştirilecek olan bir inceleme yöntemi[3]”dir. Öğretide, Kanun hükmü dolayısıyla görevlendirilen bilirkişinin, geçici nitelikte bir hâkim yardımcısı olduğu ifade edilmektedir[4].
HMK md. 46’da düzenlenen hükme benzer şekilde, HMK md. 285 ve devamında bilirkişilerin hukuki sorumluluğunda Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği belirlenmiştir. Nitekim HMK md. 285, bilirkişilerin hukuki sorumluluğuna ilişkin “Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler” hükmünü amirdir. Bilirkişinin Devlet adına kamu hizmeti yaptığı ve hâkimin yardımcısı olarak hareket ettiği, bu nedenle bilirkişinin sorumluluğunda da HMK md. 46’ya benzer esasların kabul edildiği ifade edilmektedir[5]. Nitekim bu durum, Anayasa md. 129/5 ve 40/3’te yer alan Devletin sorumluluğuna ilişkin esaslara da uygun görülmektedir[6].
Öğretide, HMK md. 285’te yer alan Devletin sorumluluğunun, dar anlamda bir haksız fiil sorumluluğu olduğu ifade edilmiştir[7]. Bu bağlamda Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için haksız fiil sorumluluğunda olduğu gibi bilirkişinin hukuka aykırı bir fiili olmalı, bilirkişinin kast veya ağır ihmali bulunmalı, bilirkişi tarafından hazırlanan gerçeğe aykırı raporun hükme esas alınması suretiyle bir zarar doğmuş olmalı ve zarar ile gerçeğe aykırı raporun hükme esas alınması arasında illiyet bağı bulunmalıdır[8]. Anılan Kanun hükmündeki sorumlulukta, bilirkişinin hafif ihmal gösterdiği hâller kapsam dışında bırakılmıştır[9].
Kanunun lafzından anlaşıldığı üzere, Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için, bilirkişi tarafından kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı bir rapor düzenlenmiş olmalıdır. Dolayısıyla kanun koyucu, Devletin sorumluluğunun doğabilmesi için bilirkişinin kusurunun derecesini Kanunla açıkça hükme bağlamıştır. Bu durumda ise tazminat davasında Devlet, bilirkişinin kusurunu tartışabilir; bir diğer ifadeyle bilirkişinin ağır ihmal veya kastının bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir[10]. Ayrıca yine Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için hazırlanan gerçeğe aykırı bu raporun, yargılamayı yapan mahkeme tarafından hükme esas alınması ve bu nedenle kişilerin zarar görmüş olması gerekmektedir.
Devlet aleyhine açılacak sorumluluk davasında görevli ve yetkili mahkeme HMK md. 286’da hükme bağlanmıştır. Buna göre dava, gerçeğe aykırı bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde, bu mahkemenin yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinde; bölge adliye mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde ise Yargıtay ilgili hukuk dairesinde görülecektir.
HMK md. 285 ve devamında, zarar görenlerin Devlete karşı açacağı sorumluluk davasında zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu nedenle öğretide, HMK md. 285 uyarınca açılacak davanın hukuki dayanağı haksız fiil sorumluluğu olduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 72’de düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı sürelerinin burada da geçerli olacağı ifade edilmiştir[11].
Hâkimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere paralel şekilde, Devlet aleyhine açılacak tazminat davalarında Devlet, HMK md. 285/2 uyarınca ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu edecektir. HMK md. 286/2 uyarınca rücu davası, tazminat davasını karara bağlayan mahkemede görülecektir. Ayrıca kanun koyucu, Devletin açacağı rücu davasında uygulanacak zamanaşımı süresini ayrıca ve açıkça hükme bağlamıştır. Nitekim HMK md. 287 uyarınca Devlet, ödeme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ödediği tazminatı sorumlu bilirkişiye rücu edecektir. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporu kasten gerçeğe aykırı düzenlenmişse, ceza zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
Berna Berfin KAYA
[1] “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir”. T.C. Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi, (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=2709&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5) (E.T.: 19.07.2021).
[2] Mustafa Saldırım, “Bilirkişinin Hukuki, Cezai ve Disiplin Sorumluluğu”, s. 13 (http://saldirim.com/yeni/wp-content/uploads/2013/11/BİLİRKİŞİNİN-HUKUKİ-VE-CEZAİ-SORUMLULUĞU.pdf) (E.T.: 19.07.2021).
[3] L. Şanal Görgün, Levent Börü, Barış Toraman, Mehmet Kodakoğlu, Medenî Usûl Hukuku, 7. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2018, s. 567.
[4] Görgün, Börü, Toraman, Kodakoğlu, s. 567, 594; Saldırım, s. 12.
[5] Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Cilt 3, 3. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2017, s. 2835.
[6] Yılmaz, s. 2836.
[7] Görgün, Börü, Toraman, Kodakoğlu, s. 595; Yılmaz, s. 2839.
[8] Yılmaz, s. 2837; Saldırım, s. 14.
[9] Yılmaz, s. 2836.
[10] Saldırım, s. 14.
[11] Baki Kuru, Medenî Usul Hukuku El Kitabı Cilt I, Ankara, Yetkin Yayınları, 2020, s. 816.