Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Haklı Sebep Olarak Şirketin Sürekli Zarar Etmesi

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Haklı Sebep Olarak Şirketin Sürekli Zarar Etmesi

Anonim şirket ekonomik temeller üzerine kurulmuş bir sermaye şirketidir. Şirketin amacı da kâr elde etmektir. Ancak şirketin yeni kurulduğu dönemlerde kısa sürede ya da sürekli kâr elde etmesini beklemek hayatın olağan akışına ve mantığa aykırıdır. Dolayısıyla bir şirketin kurulma ile gelişme döneminde fazla harcama yapılabileceği, dolayısıyla kendisini amorti etmesinin ancak süreç içinde mümkün olabileceği ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde şirketin zarar edebileceği ihtimali her zaman göz önünde tutulmalıdır. O hâlde, şirketin sürekli zarar etmesi, haklı sebep olarak değerlendirilirken ticarî hayatı ve Türkiye’nin ekonomik gerçeklerini bir kenara bırakmak mümkün değildir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 531 gerekçesinde “şirketin sürekli zarar etmesi”nin İsviçre öğretisinde haklı sebep olarak sayıldığı belirtilmiştir. Türk kanun koyucu bu ifadesiyle, kanımızca, bahsi geçen sebebin Türk hukuku bakımından da fesih davasına vücut verebileceği yönündeki kanaatini açıklamıştır. Davacı azınlık, açacağı fesih davasını şirketin zarar etmesi sebebine dayandırdığında, hâkimin finansal konularda bilirkişi heyetinden rapor aldırması, şirketin düze çıkıp çıkamayacağını ve şirketin girdiği darboğazın şirketi acze düşürüp düşürmeyeceğini tespit açısından önem arz edecektir[1]. Nitekim, şirketin ekonomik durumu ve varsa öteki sebepler birlikte değerlendirilecek, mahkeme haklı sebebin oluşup oluşmadığını takdir edecektir. Bununla birlikte, Yargıtay 11. HD, 09.11.2015 tarih ve 2015/5040 E. 2015/11702 K. sayılı kararında, şirketin üç yıldır zarar ettiği iddiasıyla açılan bir davada ileri sürülen bu hususun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiğine hükmetmiştir[2]. Öte yandan aynı Daire, 04.07.2017 tarih ve 2016/2752 E. 2016/4079 K. sayılı kararında şirketin sürekli zarar etmesini ve çalışanlara ücretlerinin ödenememesini, diğer sebeplerle birlikte değerlendirerek haklı sebebin oluştuğu kanaatine varmıştır[3].

Osman Can BAŞDEMİR

[1] Bilirkişilerden alınacak raporun denetime elverişli olması gerektiği hususunda bkz. Yargıtay 11. HD’nin 22.11.2017 tarih ve 2016/4245 E. 2017/6420 K. sayılı kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr (E.T.: 21.05.2019).

[2] Eriş, G.: Açıklamalı-İçtihatlı 6335 – 6552 – 6728 Sayılı Kanunlarla Güncellenmiş TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler, C. III, 3. Baskı, Ankara 2017, s. 2696-2697; Altaş S.: Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Şirketler, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 9. Baskı, Ankara 2019, s. 497-500.

[3] Yargıtay Hukuk ve Ceza Dairelerinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2017, İstanbul 2018, s. 237-238.