Özel Hayata Müdahalenin Gerekçelerinin Ortaya Koyulmaması Hak İhlalidir!

Özel Hayata Müdahalenin Gerekçelerinin Ortaya Koyulmaması Hak İhlalidir!

11 Ocak 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, özel hayatın gizliliği ile bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

07 Kasım 2019 tarih ve 2016/548 başvuru numaralı karara konu olayda, muvazzaf tabip subay olarak görev yapan ve yurt dışı eğitiminde bulunan başvurucu, istihbarata karşı koyma (İKK) zafiyetine yol açacak şekilde ahlaki zafiyet içinde olduğu gerekçesiyle personel güvenlik incelemesi (PERGİN) kapsamına alınmıştır. Kararda açıklandığı üzere PERGİN, personeli güvenlik açısından belirli bir dönem takip ve kontrol altında tutmayı amaçlayan bir tedbir olup bu uygulamanın amacı silahlı kuvvetlerin casusluk faaliyetlerine karşı korunmasıdır. Hakkında PERGİN başlatılan personelin tutum ve davranışları yetkili birimlerce takip ve kontrol altında tutulmakta; PERGİN süresince personelin atama, sicil, terfi, yükselme, taltif, eğitim gibi özlük haklarına yönelik işlemlerde idarenin takdir yetkisi geniş olarak kullanılmakta, personel aleyhine değerlendirme yapılabilmektedir.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) kadrolarına akademisyen olarak atama bekleyen başvurucu, bu atamanın yapılmaması üzerine hakkında PERGİN işlemi başlatıldığından haberdar olmuş ve söz konusu işlemin sona erdirilmesini talep etmiş; ancak başvurucunun talebi reddedilmiştir. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, idari işlemin hangi sebeple tesis edildiğini bilmediğini; işlem öncesinde konuyla ilgili olarak bilgisine başvurulmadığını; masumiyet karinesi ile savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. AYİM Üçüncü Dairesi, başvurucunun İKK zafiyetine yol açacak şekilde karşı cinse düşkünlüğü olması dolayısıyla ahlaki zafiyeti bulunduğuna veya bu faaliyetlerle iltisaklı olduğuna dair ciddi duyum ve emareler olduğu gerekçesiyle PERGİN işleminin başlatıldığını; yapılan istihbari çalışma kapsamında elde edilen bilgilerin değerlendirilmesiyle tahkikat başlatılmasında hukuka aykırılık görülmediğini; olayda PERGİN’e neden olan gerekçelerin ortadan kalkmadığını; İdarenin, takdir hakkını kullanarak mevzuatta yer alan süre kadar belli bir dönem başvurucuyu kontrol altında tutabileceğini; takdir hakkının objektif kullanılmadığına ilişkin dosyada bilgi ve belge olmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu hakkındaki PERGİN işlemi İdare tarafından 2015 yılında resen sonlandırılmıştır.

Öte yandan AYİM İkinci Dairesi, başvurucunun PERGİN nedeniyle GATA kadrosuna atanmaması işleminin iptali istemiyle açtığı davada işlemin iptaline karar vermiş, İdarenin iptal kararına karşı düzeltme talebi reddedilmiş ve atamama işleminin iptali yönündeki karar kesinleşmiştir.

Başvurucu, AYİM Üçüncü Dairesinin kararına karşı düzeltme talebinde bulunmuş; Üçüncü Daire ise bu talebi reddetmiştir. Verilen karar üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan başvurucu, mahkeme üyelerinin rütbe sistemine tabi olduklarını; üyelerin terfi beklentilerinden dolayı idareye karşı bağımsız olmamaları ihtimalinin bulunduğunu; AYİM’in organik yapısı itibarıyla da bağımsız bir mahkeme olmadığını ileri sürerek bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Ayrıca başvurucu, İdarenin mahkemeye sunduğu gizli belgeleri sınırlı olarak inceleyebildiğini; devlet sırrı niteliği taşımadığı hâlde belge örneklerinin kendisine verilmediğini; PERGİN’in disiplin yaptırımı olması nedeniyle savunması alınmadan uygulanamayacağını; hakkında tesis edilen işlemin yönetmelik ve yönerge hükümlerine dayandığını, oysa kişisel verilerinin rızası olmadan elde edilmesi ve kullanılmasına imkân veren bir yasa hükmünün bulunmadığını; PERGİN işleminin hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayandığı iddiasının mahkeme kararında karşılanmadığını belirtmiştir. İşleme dayanak gösterilen tüm hususların özel hayatına ilişkin olduğuna değinen başvurucu, bu hususların aleniyete kavuşmadığını ve mesleğine yansıyan hiçbir yönünün bulunmadığını belirterek özel hayatın gizliliği ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi, AYİM’in bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığı yönündeki iddianın farklı olaylarda bireysel başvuruya konu olduğunu ve Mahkemece verilen kararlarda söz konusu iddianın açıkça dayanaktan yoksun bulunduğunu vurgulayarak somut olayda başvurunun anılan iddia yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme, diğer iddialar yönünden ise, özel hayata ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek ahlaki durum sebebiyle başvurucu hakkında PERGİN kapsamına alınma işlemi tesis edilmesinin özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale olduğuna işaret etmiştir. Kararda, başvurucunun özel hayatına yönelik birtakım duyum ve istihbari bilgilerden hareketle hakkında PERGİN işlemi başlatıldığı; inceleme sürecinde hakkındaki iddialarla ilgili olarak başvurucunun bilgisine başvurulmadığı; duyum yoluyla vâkıf olunan olaylara dair açıklama yapma imkânının başvurucuya tanınmadığı; başvurucunun, ancak yargılama sürecinde temin edilen gizli dereceli belgeleri incelemek suretiyle hakkındaki iddialardan haberdar olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun, görüştüğü kişilerin kimliği ve görüşme sebebine yönelik açıklamalarını yargılama sürecinde dile getirmesine rağmen AYİM tarafından bu iddialarla ilgili araştırma yapılmadığını vurgulayan Anayasa Mahkemesi; başvurucuya isnat edilen ve somut bilgi ile belgelerle desteklenmediği açık olan özel hayata ilişkin birtakım eylemlerin, başvurucunun mesleki hayatı ile görev yaptığı kurumun işleyişi üzerindeki etki ve risklerine dair AYİM kararında yeterli ve ikna edici açıklama bulunmadığını ve kararda mesleki sicili olumlu olan başvurucuya yönelik söz konusu müdahalenin gerekçelerinin ortaya konulamadığını ifade etmiştir.

Sonuç olarak AYİM tarafından verilen kararın özel hayatın gizliliğine ilişkin müdahaleyi haklı kılacak şekilde konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içermediğine kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla yetkili idari yargı merciine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.