MİT Personelinin Resmî Görevi Dışında Bir Kimseyi Takip Etmesi Özel Hayat Kapsamında Değerlendirilemez!

MİT Personelinin Resmî Görevi Dışında Bir Kimseyi Takip Etmesi Özel Hayat Kapsamında Değerlendirilemez!

19 Mart 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, görev yeri değişikliğinin özel yaşamdaki hususlara ilişkin olması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

09 Mayıs 2018 tarih ve 2015/5037 başvuru numaralı karara konu olayda, Millî İstihbarat Teşkilatı Ankara Bölge Başkanlığında uzman olarak görev yapmakta olan başvurucu M. T. hakkında, çocuklarının velayetini alabilmek için eski eşini -bir başka kişiyle ilişkisini ispatlamak amacıyla- takip ettiği, bu araştırmada MİT kimliğini ve MİT’e ait araç, gereç ile Teşkilat imkânlarını kullandığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda hazırlanan raporda, başvurucunun MİT’e ait araç, gereç ile Teşkilat imkânlarını kullanmadığı, çeşitli kurum ve kuruluşlarda MİT kimliğini ibraz etmesinin disiplin cezasını gerektirecek ağırlıkta bir kural ihlali olmadığı; ancak başvurucunun, eski eşi ile onun arkadaşını gizlice izlediği ve fotoğraflarını çektiği, bu durumdan eski eşinin ve iş yerindeki oda arkadaşlarının rahatsız olduğu, durumun başvurucunun eski eşinin iş yerine girişinin engellenmesi boyutuna kadar ulaştığı, eski eşinin internet paylaşım sitesindeki bilgilerini elde ettiği ve bunları eski eşinin çalıştığı kuruma sunmak suretiyle ifşa ettiği, söz konusu verilerin velayet hususunda yeterli ispat aracı olmaktan çok taciz amacına yönelik olduğu belirtilmiştir. Ayrıca raporda, eski eşi ile eşinin arkadaşına gönderdiği mesajlar nedeniyle başvurucu hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı; başvurucunun, eski eşi hakkında bilgi toplamaya çalışırken Teşkilata haber vermeksizin il dışına çıktığı; bu araştırma sırasında başvurucunun daha önce MİT’ten ayrılmış olan ve Teşkilatın 10 Ocak 2003 tarihli yazısıyla mecbur kalınmadıkça temastan kaçınılması yönünde hakkında emir yayınlanmış olan eski bir personel ile birlikte hareket ettiği; bu suretle başvurucunun MİT’in emrine kasten uymadığının anlaşıldığı ifade edilmiştir.

Raporda tüm bu hususlar hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak davranışlar olarak nitelendirilmiş, başvurucu hakkında dört ayrı disiplin cezası önerilmiştir. Ayrıca raporda başvurucunun, eski eşi ile ilgili yaptığı araştırmada kişisel ve kurumsal saygınlığı zedeleyici davranışlar sergilemesinin MİT’e intibak edemediğini gösterdiği, MİT’in görev özellikleri, yetki ile sorumlulukları bakımından yaratabileceği olası komplikasyonları sebebiyle ciddi bir risk taşıdığı belirtilmiş ve başvurucunun başka bir kuruma atanması teklif edilmiştir. Teklif doğrultusunda başvurucu hakkında, izinsiz il dışına çıkma nedeniyle aylıktan kesme; mecbur kalınmadıkça temastan kaçınılması yönünde emir yayınlanmış olan eski bir personel ile görüşmesi ve bu kişiyle birlikte hareket etmesi nedeniyle aylıktan kesme; eski eşini mesai saatleri içinde izleme ve eski eşinin ilişkilerini tespit etmeye çalışmasının, elde ettiği görüntüleri ve internet verilerini iddiaları hakkında kanaat oluşması için yeterli olmadığı hâlde ifşa etmesinin, hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlar teşkil etmesi nedeniyle kınama; eski eşinin ve arkadaşının cep telefonuna gönderdiği mesajlar nedeniyle sanık durumuna düşmesi nedeniyle kınama cezası uygulanmıştır.

Başvurucunun itirazı üzerine tehdit ve hakaret içerikli mesajlarla ilgili verilen kınama cezası uyarma cezasına çevrilmiş, diğer cezalar yönünden yaptığı itirazlar ise reddedilmiş ve başvurucunun dava açmaması nedeniyle hakkında verilen disiplin cezaları kesinleşmiştir. Öte yandan başvurucu, anılan soruşturma raporuna dayanılarak MİT’e intibak edemediği gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı emrine uzman olarak atanmıştır. Başvurucunun naklen atama işleminin iptali istemiyle açtığı dava Ankara 3. İdare Mahkemesince reddedilmiş; Danıştay 5. Dairesi, davanın reddine ilişkin kararı usul yönünden bozmuş; bozma sonrası yapılan yargılamada ilk derece mahkemesi naklen atama işleminin iptaline karar vermiştir. Verilen karar 5. Daire tarafından bu kez esas yönünden bozulmuş; Ankara 3. İdare Mahkemesi ise, bozma ilamına uyarak davanın reddine karar vermiştir. Bu defa verilen ilk derece mahkemesi kararı Danıştay 5. Dairesi tarafından onanmış; başvurucunun karar düzeltme talebi de Dairece reddedilmiştir.

Karar düzeltme isteminin reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan başvurucu, hakkındaki atama işlemine dayanak teşkil eden hususların kamu göreviyle ilgisinin bulunmadığını, özel yaşamına ait konular olduğunu; dayanak alınan fiiller ile tesis edilen işlemin ölçülü olmadığını belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi, verdiği kararda, kendisine Teşkilat tarafından verilmiş resmî bir görev kapsamında olmaksızın eski eşi bile olsa herhangi bir kimseyi takip etmesinin, bu kişinin fotoğraflarını çekip hakkında bilgiler toplamasının başvurucunun özel hayatı kapsamında görülemeyeceğini ifade etmiştir. Ayrıca Yüksek Mahkeme, başvurucu hakkında hazırlanan ve atama işlemine dayanak teşkil eden soruşturma raporunda yer alan, başvurucunun MİT mensubu olarak mesleki tecrübe ve bilgilerini kullanarak eski eşini gözetlediğine ilişkin tespite de değinmiştir. Kararda; MİT’in, başvurucunun davranışlarının kurum disiplinini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirdiği, M. T.’nin fiillerinin ve eski eşi ile ilgili yaptığı izleme ve takip faaliyeti çerçevesinde gösterdiği davranışların devlet memuru olarak kendi kişisel saygınlığının yanı sıra Teşkilatın kurumsal saygınlığını da zedeleyici davranışlar olarak kabul ettiği vurgulanmıştır.

Sonuç olarak kamu makamlarının bağlı oldukları anayasal görevlerini ifa ettiklerine ve başvurucunun özel hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmadığına kanaat getiren Yüksek Mahkeme, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.