31 Mart 2020 tarih ve 31085 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 13 Şubat 2020 tarih ve 2017/38342 başvuru numaralı Mehmet Okyar başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır.
Karara konu olayda, Süleyman Demirel Üniversitesinde maliye uzmanlarının 2014 yılı çalışma programı gereğince yaptığı denetim sırasında, banka hesaplarının giriş ve çıkışlarında bazı usulsüz işlemler görülmüş ve uzmanlarca olayla ilgili inceleme başlatılmıştır. Adı geçen üniversitenin döner sermaye saymanlığında defterdarlık uzmanı olarak görev yapan Y.P.’nin kendisine yasal olarak tevdi edilen ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hasta tedavi ücretleri olarak Kuruma gönderilen ücretlerden bir kısmını muhasebe hesaplarına eksik kaydedip bu hesaplara girmeyen tutarlar ile satışlardan iade gibi gösterilen tutarları 2012, 2013 ve 2014 yıllarında üniversite ile herhangi bir ilişkisi olmayan firma ve kişilere aktarmak suretiyle zimmet eylemlerinde bulunduğu iddia edilmiştir. Üniversite bünyesinde döner sermaye işletme müdürü olarak görev yapan başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok şüpheli hakkında adli soruşturma başlatılmış ve soruşturma sonucunda Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, başvurucunun, Y.P.’nin zimmet eylemlerini bilmesine ve denetimle görevli olmasına rağmen onun eylemine kasten göz yumarak zimmet suçuna müşterek fail olarak iştirak ettiği belirtilmiştir. Başvurucu, yargılama devam ederken, dava konusu olaylarda sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin Sayıştay 2. Dairesince verilen kararı dosyaya sunmuştur. Ancak Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 251. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen zimmet suçunun işlenmesine imkân sağladığından bahisle başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Başvurucu verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurmasına ve Sayıştay kararının ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini de belirtmesine rağmen, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararıyla verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşmiştir.
Başvurucu, aynı olayla ilgili Sayıştay tarafından yapılan inceleme sonucunda dava konusu usulsüz işlemlerde sorumluluğunun bulunmadığına karar verildiğini belirterek buna ilişkin Sayıştay kararını dosyaya sunduğunu, ancak hükmü değiştirebilecek nitelikteki bu hususun mahkûmiyet kararının gerekçesinde tartışılmadığını ileri sürerek bireysel başvuruda bulunmuş ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Adalet Bakanlığı, başvuruya ilişkin görüşünde, dosyada tüm iddia ve savunmaların tartışıldığını ve ilk derece mahkemesinin verdiği kararda yeterli gerekçe bulunduğunu; kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararın da gerekçesinin yetersiz olmadığını belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi, dosyaya sunulan Sayıştay 2. Dairesinin kararında başvurucunun mali sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilirken işletme müdürlerinin saymanlık müdürleri üzerinde denetim ve kontrol yetkisi bulunmadığı sonucuna ulaşıldığını; buna karşılık ilk derece mahkemesince Sayıştay kararının aksine bir değerlendirme yapıldığı ve bu değerlendirmenin gerekçelendirilmediğini belirtmiştir. Somut olayda başvurucuya isnat edilen “denetim görevinin ihmali” suçunun işlenip işlenmediğinin tespitinde “işletme müdürlerinin (başvurucunun) saymanlık müdürlüğü üzerinde denetim ve kontrol görevinin bulunup bulunmadığı” hususunun incelenmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan Yüksek Mahkeme, başvurucunun ayrı ve açık yanıt verilmesini gerektiren saymanlık müdürlüğü üzerinde “denetim ve kontrol yetkisinin bulunmadığı” yönündeki iddiasının yargılama aşamasında karşılanmadığını; gerekçede birtakım soyut değerlendirmeler bulunmasına rağmen başvurucunun denetim yetkisinin kapsamı ve içeriği yönünden bir tartışma yapılmadığını ifade etmiştir. Öte yandan Yüksek Mahkeme, başvurucunun Sayıştay kararına atıf yaparak belirttiği istinaf nedeninin de bölge adliye mahkemesi tarafından reddedilmiş olduğuna değinmiştir.
Sonuç olarak başvurucu tarafından ileri sürülen ve hükme etki edebilecek hususların derece mahkemelerince incelenmediğine kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için sadece başvurucu yönünden yeniden yargılama yapılmak üzere Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiştir.
Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.