Evlilik Birliğinde Sadakat Yükümlülüğünün Kapsamı

Evlilik Birliğinde Sadakat Yükümlülüğünün Kapsamı

Evlilik birliğinin kurulması ile eşlerin -eşit olarak- üstlendikleri sadakat yükümlülüğünün kapsamı konusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda ayrıntılı bir düzenleme yapılmamış, sadece eşlerin birbirlerine sadık olmak zorunda oldukları ifade edilmiştir. Bu bağlamda, evliliğin genel hükümlerinin eşler yönünden yorumlanabilmesi için sadakat yükümlülüğünün kapsamının belirlenmesinde fayda görülmektedir.

TMK uyarınca sadakat yükümlülüğünün ilk ve en önemli görünümü eşlerin cinsel sadakatidir. Eşlerden her biri, evlilik birliğinin kurulmasından sona ermesine kadar birbirlerine sadık kalma, bir başkasıyla cinsel ilişki yaşamama yükümlülüğü altındadır[1]. Cinsel sadakat yükümlülüğü, sadece eşlerin bir başkasıyla cinsel ilişki yaşaması ile sınırlı olmayıp, bu amaçla eşlerin başka birisiyle yaşadığı her türlü yakınlaşmaları da kapsamına almaktadır[2]. Örneğin zina, cinsel sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesinin başlıca örneklerinden biri olup, TMK’nin 161. maddesinde özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Ancak eşlerden birinin bilerek ve isteyerek karşı cinsten bir kimseyle cinsel ilişki yaşamasını ifade eden zina dışında, başka durumlarda da cinsel sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi mümkündür. Bu bağlamda, eşlerden birinin, evlilik birliğinin huzurunu ve düzenini bozacak güven sarsıcı hareketlerde bulunması; aynı cinsten bir kimseyle cinsel ilişki yaşaması; bir başkasıyla diğer eşin huzurunu bozacak şekilde sıklıkla görüşmesi veya cinsel ilişkiye varmayan yakınlaşma yaşaması; cinsel içerikli yazışmalar yapması gibi hâllerde cinsel sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılmaktadır[3]. Öte yandan, eşlerden birinin, cinsel ilişki düzeyine varmayan şekilde bir kimseyle flört etmesi; bir başkasıyla el ele görülmesi[4]; istenmeyen bir kişiyle arkadaşlık etmesi gibi durumlarda da sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği kabul edilmektedir[5]. Sayılan örneklerde bahsi geçen davranışlar TMK’nin 161. maddesi uyarınca zina olarak kabul edilmemekle birlikte, somut olayın özelliklerine göre TMK’nin 163. maddesi uyarınca haysiyetsiz hayat sürme veya 166. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanılarak açılan boşanma davasında ileri sürülebilecektir[6].

Öğretide ve Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, sadakat yükümlülüğü sadece eşlerin cinsel sadakatinden ibaret değildir. Bu bağlamda sadakat yükümlülüğünün duygusal, fiziksel ve ekonomik sadakat gibi başka görünümleri de mevcuttur[7]. Sadakat yükümlülüğü gereğince eşlerin birbirleri hakkında öğrendikleri ve mahrem nitelikteki hususları saklamaları[8]; eşlerden birinin diğer eşin ailesi, işi veya sağlığıyla ilgili konularda edindiği sırları üçüncü kişilerle paylaşmaması gerekmektedir[9]. Öğretide, eşinin mahrem sayılabilecek bilgilerini veya sır olarak paylaştığı hususları üçüncü kişilerle paylaşan eşin, diğer eşin kişilik hakkını ihlal ettiği ifade edilmektedir. Bu durumda, özel yaşama saldırı teşkil eden bu fiil nedeniyle onur kırıcı davranış (TMK md. 162) veya ortak hayatın çekilmez hâle gelmesi (TMK md. 166) iddiasıyla boşanma davası açılabilecektir[10].

Eşlerin, evlilik birliğinin düzenini bozacak davranışlardan kaçınmaları; birbirlerine yalan söylememeleri, ortak çocuk bulunması hâlinde çocuk hakkındaki işlerde gizli davranışlarda bulunmamaları; duygusal sadakat yükümlülüğü gereği birbirlerine saygı ve sevgi göstermeleri, duygusal bağ kurmaktan kaçınmamaları; fiziksel sadakat yükümlülüğü gereği birbirlerine şiddet göstermemeleri ve zarar verici hareketlerde bulunmamaları sadakat yükümlülüğü kapsamında değerlendirilen diğer davranışlardır[11]. Bu örneklerle sınırlı olmamak üzere, eşlerden birinin elde ettiği kazancı ailesini ihmal ederek kötü alışkanlıklar için harcaması veya elde ettiği kazancıyla evin masraflarına hiçbir katkıda bulunmaması gibi durumlar da sadakat yükümlülüğünün ekonomik görünümünü oluşturmakta ve bu davranışlar yükümlülüğünün ihlali anlamına gelmektedir. Ancak eşlerin, ekonomik olarak birbirlerine destek vermek, evin harcamalarına katkıda bulunmak, diğer eşin ihtiyacını karşılamak gibi durumlar dışında, ekonomik sadakat yükümlülüğü gereği birbirlerine mal varlıkları ve borçları hakkında bilgi verme zorunlulukları bulunmamaktadır[12].

Öğretide, eşler yönünden belirlenen sadakat yükümlülüğünün kapsamının nişanlılar yönünden daha da geniş yorumlanacağı belirtilmektedir[13]. Nitekim nişanlılığın hükümlerinden biri olan sadakat yükümlülüğü uyarınca, nişanlıların birbirlerine cinsel olarak sadık olmaları yanında, ileride evliliği tehlikeye düşürebilecek her türlü davranıştan uzak durmaları; birbirlerine karşı dürüst olmaları; nişanlılardan birinin bir başkasıyla şüphe uyandıracak şekilde duygusal yakınlık kurmaktan kaçınması; birbirleri hakkında mahrem hususları ve aile, iş veya sağlıkla ilgili öğrendikleri sırları saklamaları gerekmektedir[14]. Henüz evlilik gerçekleşmemiş olmakla birlikte, nişanlanma bir evlenme vaadi olduğundan, nişanlılar, Öztan’ın ifade ettiği üzere, “nişanlılık bağını gevşetici sonuç verecek bütün davranışlardan kaçınmak” zorundadırlar[15]. Nişanlılardan birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunması hâlinde, diğer nişanlı için bu durum nişanın bozulmasında haklı sebep teşkil edecek ve kusurlu olan nişanlıdan TMK’nin 120. maddesi uyarınca tazminat talep edilebilecektir[16].

Berna Berfin KAYA

 

[1] Selâhattin Sulhi Tekinay, Türk Aile Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 3. Bası, İstanbul, Sulhi Garan Matbaası, 1978, s. 276; Aydın Zevkliler, M. Beşir Acabey, K. Emre Gökyayla, Medeni Hukuk, 6. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınları, 1999, s. 821; Ahmet M. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 208; Bilge Öztan, Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 198-199; Ömer Uğur Gençcan, Evliliğin Genel Hükümleri, Ankara, Yetkin Yayınları, 2019, s. 115.

[2] Tekinay, s. 276; Emel Badur, Gamze Turan Başara, “Aile Hukukunda Sadakat Yükümlülüğü ve İhlalinden Kaynaklanan Manevi Tazminat İstemi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 65, S. 1, Ankara, 2016, s. 106.

[3] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 108; Öztan, Aile Hukuku, s. 199; Gençcan, Evliliğin Genel Hükümleri, s. 115; Bilal Atılkan, Evlilik Birliğinde Sadakat Yükümlülüğü, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Çankaya Üniversitesi, Ankara, 2019, s. 30. Yargıtay’ın, eski eşle sık sık görüşülmesini güven sarsıcı hareket olarak kabul ettiği kararı için bkz. 2. Hukuk Dairesinin 21.05.2007 tarih ve 2006/19798 E. 2007/8434 K. sayılı kararı; benzer şekilde eşlerden birinin karşı cinsten birisiyle belli bir samimiyetin ötesinde fotoğraflar çekilmesini güven sarsıcı hareket olarak değerlendirdiği kararı için bkz. 2. Hukuk Dairesinin 07.11.2012 tarih ve 2012/6887 E. 2012/26382 K. sayılı kararı, Yargıtay Karar Arama (https://karararama.yargitay.gov.tr) (E.T.: 01.09.2020).

[4] Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.05.2004 tarih ve 2004/7720 E. 2004/10788 K. sayılı kararında, bu durum, “…davalının da güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, Raşit isimli kişiyle ilişkisinin olduğu konusunda söylentiler olduğu, bu kişiyle kolkola görüldüğü gerçekleşmiştir. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir” şeklinde ifade edilmiştir. Kazancı Hukuk Otomasyon (www.kazanci.com.tr) (E.T.: 01.09.2020).

[5] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 208; Mustafa Alper Gümüş, Teoride ve Uygulamada Evliliğin Genel Hükümleri ve Mal Rejimleri, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2008, s. 12. Benzer yönde örnekler için bkz. Ömer Uğur Gençcan, Boşanma Hukuku, 8. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2019, s. 649 vd.

[6] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 208.

[7] Tekinay, s. 276; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s. 822; Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 209; Öztan, Aile Hukuku, s. 199; Mustafa Dural, Tufan Öğüz, Mustafa Alper Gümüş, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, Gözden Geçirilmiş 14. Bası, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2019, s. 164; Badur ve Turan Başara, “Sadakat Yükümlülüğü”, s. 107.

[8] Aile sırları ile cinsel hayatla ilgili mahrem bilgileri paylaşan eşin davranışının kusur teşkil ettiğine ilişkin bkz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.06.2008 tarih ve 2008/7283 E. 2008/7989 K. sayılı kararı, Yargıtay Karar Arama (https://karararama.yargitay.gov.tr) (E.T.: 01.09.2020).

[9] Tekinay, s. 276; Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s. 822; Öztan, Aile Hukuku, s. 199; Serap Helvacı, Fulya Erlüle, Medeni Hukuk, 5. Bası, İstanbul, Legal Yayıncılık, 2018, s. 183; Atılkan, s. 49-50.

[10] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 209. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 20.10.2008 tarih ve 2007/17220 E. 2008/13614 K. sayılı kararında, eşlerin birlikte yaşadıkları konutta, karısının bilgisi dışında koca tarafından hazırlanan bir sistemle elde edilen ses kayıtları nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmiş sayılmayacağına ilişkin görüşünü, “Ancak, evlilik birliğinde eşlerin, evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları da yasal bir zorunluluktur. (TMK. m.185/3) Eşlerden birinin, bu alana ilişkin özel yaşamı, evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. O nedenle, evlilikte; evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin özel yasam alanı olmayıp, aile yaşamı alanıdır. Bu alanla ilgili de eşlerin tek tek özel yaşamlarının değil, bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan evliliğin yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konuta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz” şeklinde ifade etmiştir. Yargıtay Karar Arama (https://karararama.yargitay.gov.tr) (E.T.: 01.09.2020).

[11] Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s. 822; Gümüş, Evliliğin Genel Hükümleri, s. 12; Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 209; Öztan, Aile Hukuku, s. 199; Gençcan, Evliliğin Genel Hükümleri, s. 116-117; Turgut Akıntürk, Derya Ateş, Türk Medenî Hukuku Aile Hukuku, Yenilenmiş 22. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 113; Badur ve Turan Başara, “Sadakat Yükümlülüğü”, s. 107; Atılkan, 2019, s. 36-48.

[12] İsviçre Medeni Kanununda yer alan ve eşlerden birinin, diğerinin geliri, mal varlığı veya borçları hakkında bilgi talep edebileceğine ilişkin düzenleme hakkında detaylı bilgi için bkz. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 209; Badur ve Turan Başara, “Sadakat Yükümlülüğü”, s. 107.

[13] Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s. 761; Öztan, Aile Hukuku, s. 68; Akıntürk ve Ateş, s. 41.

[14] Zevkliler, Acabey, Gökyayla, Medeni Hukuk, s. 761; Dural, Öğüz, Gümüş, Aile Hukuku, s. 26; Mehmet Erdem, Aile Hukuku, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2019, s. 31; Akıntürk ve Ateş, s. 41; Badur ve Turan Başara, “Sadakat Yükümlülüğü”, s. 106.

[15] Öztan, Aile Hukuku, s. 68.

[16] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 21; Dural, Öğüz, Gümüş, Aile Hukuku, s. 26-27; Erdem, s. 31.