Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Tenfizi İçin Aranan Şartlar

Türk hukukunda yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun md. 50 ila 63 arasında düzenlenmiştir. MÖHUK’ta düzenlenen şartların varlığı hâlinde yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi mümkün olmakla birlikte, öğretide, kişilerin söz konusu yabancı mahkeme kararına rağmen tanıma ve tenfiz talep etmeyerek, Türk mahkemelerinde ayrı bir […]

Tanıma ve Tenfiz Nedir?

Bir ülkenin egemenlik sınırları içerisinde yargı organı tarafından verilen bir kararın, başka bir ülkede de hüküm ve sonuç doğurabilmesi, o kararın tanınması ve tenfiziyle sağlanmaktadır. Bu noktada tanıma ve tenfiz kavramlarının ne anlama geldiğine değinmekte yarar vardır. Mahkemelerce verilen kararların kesin hüküm kuvveti özelliği bulunmaktadır[1]. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 294/1 uyarınca, yapılan bir […]

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

Devletlerin egemenlik hakkı gereği, her devletin kendi yargı organı o devlet sınırları içerisinde ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmeye yetkili olup, bu organ tarafından verilen kararlar da o devletin sınırları dâhilinde hüküm ve sonuç doğurmaktadır[1]. Bu kapsamda, bir devletin yargı organı tarafından verilen kararın, başka devlet sınırları içerisinde hüküm ve sonuç doğurması yönünde bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bir […]

Joint Venture ve İş Ortaklıklarının Doğuş Nedenleri ile Türk Hukuku Açısından Benzerlikleri ve Farklılıkları

I. JOINT VENTURE VE İŞ ORTAKLIKLARININ DOĞUŞ NEDENLERİ Joint venture(ortak girişim), hukuki ve iktisadi olarak birbirinden bağımsız birden fazla gerçek veya tüzel kişinin belirli bir işi ya da süreklilik arz eden bir faaliyeti, bir ticari ortaklık kurarak yahut herhangi bir ortaklık olmaksızın gerçekleştirmek ve kazanç elde etmek amacıyla bir sözleşme çerçevesinde bir araya gelmeleri ve […]

Joint Venture ve Konsorsiyum ile İlgili Mevzuat ve Kaynakça Çalışması

JOINT VENTURE VE KONSORSİYUM İLE İLGİLİ MEVZUAT ÇALIŞMASI I. 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ KANUNU  “Verginin konusu MADDE 1- (1) Aşağıda sayılan kurumların kazançları, kurumlar vergisine tâbidir: a) Sermaye şirketleri. b) Kooperatifler. c) İktisadî kamu kuruluşları. ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler. d) İş ortaklıkları. (2) Kurum kazancı, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşur. […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Nedir?

Latince in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesinin tarihsel açıdan doğuşu ve gelişimine bakıldığında, klasik dönem öncesi Roma hukuku kaynaklarında bu ilkeye açıkça yer verilmediği, ancak benzerlik gösterecek şekilde başka ilkelerle birlikte ele alındığı görülmektedir. Klasik dönem ve sonrasında ise Trajan (Roma İmparatoru) tarafından mahkemede jüri önünde söylendiği iddia edilen “kuşku […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi

Yargıtay kararlarında genel olarak ceza yargılaması sonucunda sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için “her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunması[1]” gerektiğine değinilmektedir. Yüksek Mahkeme bahsi geçen kavramlara ilişkin bir tanım ve açıklamaya yer vermemekle birlikte, esas itibarıyla suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin olarak ispat edilmesi gerektiğine yönelik bir değerlendirme yapmaktadır[2]. Bu kapsamda şüpheden […]

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Haklı Sebep Olarak Kişisel Sebepler

Kişisel sebepler, bir veya birden fazla pay sahibinin kişisel durumundan ya da pay sahipleri arasındaki kişisel ilişkilerden kaynaklanan sebeplerdir[1]. Küçük ölçekli kapalı anonim şirketler bakımından, pay sahipleri arasındaki ilişkiler, şirketin asli hedefi olan kazanç elde ederek bunu paylaşma amacını doğrudan etkilemektedir[2]. Bu şirketlerde pay sahipleri, genellikle, ortak olacakları kişileri kişisel özelliklerini de göz ardı etmeksizin […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Uygulanması ve Koşulları

Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin temel olarak -sanığın suçu işlediğinin kesin olarak ispat edilememesi nedeniyle- hâkim tarafından beraat kararı verilmesi aşamasında uygulandığı kabul edilmektedir. Ayrıca doktrinde, sanığın ancak ispat edilen hususlardan sorumlu olabileceği, dolayısıyla şüpheden sanık yararlanır ilkesinin sadece beraat kararına değil, bir bütün olarak ceza sorumluluğuna ilişkin olduğu ileri sürülmektedir[1]. Bu doğrultuda ilkenin manevi unsur, […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Hukuki Dayanağı

Ceza muhakemesi hukukunun amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Doktrinde maddi gerçek, geçmişte yaşanmış ve bitmiş bir olay veya olaylar bütününün deliller aracılığıyla ortaya konulmuş hâli olarak tanımlanmaktadır[1]. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında ise adil bir yargılama yapılarak şüpheli ve sanığın haklarının korunması gerekmektedir. Nitekim mahkemelerin keyfi kararlar vermesi ve kişilerin mutlaka suçlu sayılarak cezalandırılmasının önüne geçilmesi […]

1 7 8 9 10 11 14