Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizinde Savunma Hakkına İlişkin Şartın Karşılaştırmalı Hukuk Yönünden Değerlendirilmesi

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizinde Savunma Hakkına İlişkin Şartın Karşılaştırmalı Hukuk Yönünden Değerlendirilmesi

I. Hukuki ve Ticari Konularda Mahkemelerin Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında 1215/2012 sayılı AB Konsey Tüzüğü (Gözden Geçirilmiş Brüksel I Tüzüğü)

İkinci Dünya Savaşından sonra özellikle kömür ve çelik üretimi için Avrupa ülkeleri arasında ortak pazar kurma önerisi doğrultusunda altı kurucu üye (Belçika, Batı Almanya, Fransa, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda) tarafından oluşturulan ve kökeni 1950 ila 1960’lı yıllarda ekonomik iş birliğine dayanan Avrupa Birliği, günümüzde üye devletler arasında insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan siyasi niteliğe sahip uluslarüstü bir oluşumdur[1].

Üye devlet sayısını yıllar içerisinde genişleten bu siyasi ve ekonomik topluluğa dâhil olan devletlerin çoğunluğunda Kıta Avrupası hukuk sistemi kabul edilmiş olup, Birlik, 1960’lı yıllardan itibaren ekonomik alanda oluşturulan iş birliğinin desteklenmesi amacıyla hukuki düzenlemeler yapma yoluna gitmiştir[2]. Nitekim 1968 yılına kadar topluluk üyesi devletler tarafından verilen kararların, yine üye devletler arasında tenfiz edilmesiyle ilgili olarak ikili anlaşmalar yapılmışsa da, her üye ülke arasında bu yönde anlaşma yapılmadığından, o dönemde genel ve yeknesak kurallar bütünü oluşturulamadığı ifade edilmiştir[3]. Bu nedenle 1968 yılında, topluluğu oluşturan devletler arasındaki ticari ilişkilerin hukuken korunması ve güçlendirilmesi amacıyla kurucu devletler, 1968 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Mahkemelerin Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında Brüksel Sözleşmesini imzalamışlardır[4]. Sözleşme temel olarak, topluluk üyesi devletler tarafından hukuki ve ticari uyuşmazlık konuları hakkında verilen kararların tanınması ve tenfizini -ulusal hukuk sistemlerine göre- kolaylaştırmayı ve bu konuda yeknesak kurallar getirmeyi hedeflemiştir[5].

Birliğin yıllar içerisinde geçirdiği hukuki gelişmelerin sonucunda ise[6] 22.12.2000 tarihinde Hukuki ve Ticari Konularda Mahkemelerin Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında Brüksel Tüzüğü hazırlanmış[7]; 44/2001 sayılı Tüzük 01.03.2002 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir[8]. 2002 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte söz konusu Tüzük, hukuki ve ticari uyuşmazlıklarda mahkemelerin yetkisi ile mahkeme kararlarının tanınması ve tenfiziyle ilgili 1968 tarihli Brüksel Sözleşmesinin yerini almıştır[9]. Kısaca Brüksel I Tüzüğü olarak adlandırılan Tüzük, Birlik içerisinde özellikle sınır ötesi hukuki ve ticari uyuşmazlıklarda daha basit ve daha hızlı bir yargılamanın sağlanabilmesi için yeknesak kuralların getirilmesini amaçlamıştır[10].

2012 yılına kadar gelinen aşamada, Avrupa Birliği içerisindeki akademik ve siyasi çalışmalar ile tartışmalar neticesinde birçok kez değişikliğe uğrayan Tüzük[11], uygulamada ortaya çıkan sorunlar da dikkate alınarak nihayetinde 2012 yılında yeniden ele alınmıştır. Üye devletler arasındaki adli iş birliğinin kuvvetlendirilmesi ve tanıma ile tenfiz açısından daha basit kuralların belirlenmesi amacıyla son olarak Hukuki ve Ticari Konularda Mahkemelerin Yetkisi ve Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında 1215/2012 sayılı AB Konsey Tüzüğü[12] (“the Recast of the Brussels I Regulation”) hazırlanmış ve gözden geçirilmiş Tüzük, 10.01.2015 tarihi itibarıyla Avrupa Birliği üye devletleri açısından yürürlüğe girmiştir[13].

Önemle belirtmek gerekirse, 1215/2012 sayılı Tüzük, yalnızca Avrupa Birliğine üye ülkeler arasında mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin düzenlemeler getirdiğinden, Birliğe taraf olmayan üçüncü ülkeler tarafından verilen kararlar bu Tüzüğün kapsamına girmemektedir[14]. Tüzük, esas itibarıyla hukuki ve ticari uyuşmazlıklara ilişkin verilen kararların, üye devletler arasında serbest dolaşımı ilkesini[15] esas almıştır; bir diğer söyleyişle yabancı üye devlet mahkemelerinin kararları, bir başka üye ülkede herhangi bir usul işlemine gerek olmaksızın tanınabilecek ve “exequatur” sistemi olmaksızın (ayrı bir tenfiz kararı verilmeksizin) tenfize konu edilebilecektir[16].

Gözden geçirilmiş 2012 tarihli Tüzük md. 36’da yabancı üye devlet kararının ne şekilde tanınacağı, md. 38’de ise bu kararın ne şekilde tenfiz edilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanundan farklı olarak Tüzükte sıralama olarak önce tanıma, sonra tenfizin ele alındığı görülmektedir. Öte yandan tanıma ve tenfize ilişkin serbest dolaşım ilkesini kabul eden Tüzükte, tanıma ve tenfiz taleplerinin hangi sebep veya sebeplerle reddedileceği de açıkça hüküm altına alınmıştır. Tüzük md. 45 uyarınca tanıma talebinin reddine ilişkin hâller, md. 46’nın yaptığı yollama nedeniyle tenfiz talepleri için de uygulanacaktır.

Bu çalışmanın konusunu oluşturan savunma hakkına uygun karar verilmesi hususu, -44/2001 sayılı Tüzük döneminde olduğu gibi[17]– 2012 tarihli Tüzükte de düzenlenmiştir. Tüzük md. 45/1-b uyarınca, davalının yokluğunda karar verildiği durumlarda yabancı üye devlette yargılama sürecini başlatan belgenin veya buna eş değer belgenin davalıya yeterli bir süre zarfında tebliğ edilmemiş olması ve bu şekilde davalının savunması hazırlamak hakkından yoksun kaldığının anlaşılması hâlinde, yabancı üye devlet tarafından verilen kararın tanıma veya tenfizi talebi reddedilecektir. Söz konusu hüküm bağlamında bu maddenin, davalının hukuki dinlenilme hakkının ağır ihlali anlamına geldiği, davalının bu şekilde davaya katılma ile savunma haklarından yoksun kaldığı ve bu nedenle tanıma veya tenfiz engeli olarak kabul edildiği ifade edilmiştir[18]. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 6’da düzenlenen ve temel insan hakkı olan adil yargılanma hakkının ihlali teşkil eden durumların, Tüzük md. 45/1-a uyarınca kamu düzenine aykırılık kapsamında değerlendirileceği de ifade edilmiştir[19].

Genel olarak bakıldığında, MÖHUK md. 54/ç ile Tüzük md. 45/1-b hükümlerinin birbiriyle uyumlu olduğu; buna göre her iki yasal düzenlemede de savunma hakkının kullanılmasının usulî işlemlerin yerine getirilmemesi nedeniyle kısıtlanmasının ayrıca ve açıkça tanıma veya tenfiz engeli olarak kabul edildiği görülmektedir. Nitekim Avrupa Birliğinde uygulanan Tüzük ile Türk hukukunda uygulanan MÖHUK açısından, kişinin henüz yargılamanın başında usulî işlemlere riayet edilmemesi nedeniyle savunma yapmaktan mahrum edilmiş olması, temel hakların ihlali niteliğinde sayılmıştır.

 

II. 02.07.2019 Tarihli Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey Sözleşmesi

Türkiye’nin de üyesi olduğu Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı (Hague Conference on Private International Law), milletlerarası özel hukuk alanında çeşitli konularda çok taraflı sözleşmeler hazırlayan ve milletlerarası toplulukta sözleşmelerin konusunu oluşturan hususlarla ilgili yeknesak kurallar getirmeyi amaçlayan uluslararası bir kuruluştur[20].

1954 yılından itibaren milletlerarası özel hukuk konularında birçok sözleşme[21] hazırlamış olan Konferans, son olarak 2019 yılında yapılan toplantı neticesinde 02.07.2019 tarihli Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey Sözleşmesini hazırlayarak üye ülkelerin imzasına açmıştır[22]. Türkiye, henüz iki yıllık Sözleşmeye imza atmamış olup hâlihazırda Sözleşmeye taraf olan ülkeler İsrail, Ukrayna ve Uruguay’dır[23].

Öğretide, söz konusu Sözleşmenin, “temel olarak, özel hukuk ve ticarî uyuşmazlıklarda verilen kararların taraf ülkeler arasında tanınması ve tenfizine ilişkin süreçte adalete erişimi hızlandırarak, uluslararası özel hukuk işlemlerini ve ticarî faaliyetleri kolaylaştırıp yoğunlaştırmayı ve bu alanda uluslararası yeknesak bir rejim oluşturmayı” amaçladığı ifade edilmiştir[24]. Sözleşmenin adından da anlaşılacağı üzere, Sözleşmede tanıma ve tenfize ilişkin yer alan hükümler yalnızca hukuki veya ticari uyuşmazlıklara ilişkin kararlar hakkında uygulanacaktır.

Sözleşme, uluslararası düzeyde hukuki ve ticari uyuşmazlıklara ilişkin -üye devletler arasında- kararların olabildiğince kolay ve hızlı şekilde tanınması ve tenfizini sağlamaya çalışmaktadır[25]. Lahey Sözleşmesi md. 5, tanıma ve tenfize ilişkin genel esasları belirlerken, md. 7 ise tanıma ve tenfiz taleplerinin reddine sebep olacak hâlleri sıralamıştır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan savunma hakkına uygun davranılması ilkesi açısından baktığımızda, MÖHUK md. 54/ç hükmüne benzer bir düzenlemenin, Sözleşmede de yer aldığını görmekteyiz. Nitekim Sözleşme md. 7/1-a’da genel olarak, iddialara ilişkin temel unsurları içeren ve yargılamayı başlatan ya da bu nitelikte olan bir belgenin -tebligata ilişkin itiraz hususu ayrı olmak üzere- davalıya uygun zamanda ve uygun şekilde tebliğ edilmemesi, bu nedenle davalının savunma hazırlama imkânından yoksun kalmış olması; tebligatın davalıya tanıma veya tenfiz talep edilen ülkede yapılması hâlinde bu ülkenin tebligata ilişkin temel prensiplerini ihlal eder şekilde yapılmış olması durumlarının tanıma veya tenfize engel olduğu düzenlenmiştir[26].

Türkiye henüz anılan Sözleşmeye taraf olmamakla birlikte, MÖHUK md. 54/ç’de yer alan düzenleme ile Sözleşme md. 7/1-a’da yer alan düzenlemenin genel olarak uyumlu olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Sözleşme uyarınca, davalının savunmalarını sunabilmesi için gerekli olan usulî işlemlerin yerine getirilmemesinin ayrıca ve açıkça tanıma veya tenfiz engeli olarak düzenlendiği görülmektedir. Bu bağlamda Sözleşmenin, Türk usul hukuku kuralları yönünden büyük önem arz eden hukuki dinlenilme hakkı ve savunma hakkını medeni usul yargılaması açısından temel bir hak olarak gördüğünü söylemek mümkündür.

Berna Berfin KAYA

 

[1] Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu resmî internet sitesi (https://www.avrupa.info.tr/tr/abnin-tarihcesi-82#) (E.T.: 26.07.2021).

[2] Berivan Gökçenay, “Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi Mümkün Mahkeme Kararları”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul, 2009, s. 45.

[3] Burkhard Hess, Vincent Richard, Brussels I (Convention and Regulation), Encyclopedia of Private International Law, Volume I (edited by Jürgen Basedow, Gıesela Rühl, Franco Ferrari, Pedro De Miguel Asensio), Edward Elgar Publishing Limited, 2017, s. 220.

[4] Hess, Richard, s. 219.

[5] Hess, Richard, s. 219; Gökçenay, s. 46.

[6] Avrupa Birliğinde milletlerarası özel hukuk alanında düzenlemeler yapılmasına imkân sağlanması ve diğer hukuki gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Hess, Richard, s. 220; Gökçenay, s. 48; Tuğba Birinci Uzun, “Avrupa Birliği’ne Üye Devletler Arasında Mahkeme Kararlarının Serbest Dolaşımı”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Y. 5, S. 19, 2014, s. 1003-1005; Ulrich Magnus, European Commentaries on Private International Law Volume I Brussels I Regulation (edited by Ulrich Magnus, Peter Mankowski), Second Revised Edition, Sellier European Law Publishers, 2011, s. 10.

[7] Hess, Richard, s. 220; Gökçenay, s. 49; Uzun, s. 1005.

[8] Gökçenay, s. 49; Uzun, s. 1005.

[9] Uzun, s. 1005; A. E. Anton, Private International Law (edited by P. R. Beaumont, P. E. McEleavy), Third Edition, Scottish Universities Law Institute, 2011, s. 404.

[10] Magnus, s. 7-8; Anton, s. 406.

[11] Hess, Richard, s. 220; Magnus, s. 16.

[12] Avrupa Birliği resmî internet sitesinde yer alan Tüzüğün İngilizce tam metni için bkz. Regulation (EU) No 1215/2012 Of The European Parliament And Of The Council of 12 December 2012 on jurisdiction and the recognition and enforcement of judgments in civil and commercial matters (recast) (https://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2012:351:0001:0032:en:PDF) (E.T: 26.07.2021).

[13] Hess, Richard, s. 220. Milletlerarası özel hukuk kaynaklarında Brüksel Sözleşmesi ve Brüksel Tüzüğünde kabul edilen ilke ve kurallar doğrultusunda “the Brussels I system” ifadesi de kullanılmaktadır(bkz. Hess, Richard, s. 220).

[14] Uzun, s. 1008; Hess, Richard, s. 227.

[15] Magnus, s. 8. Brüksel Konvansiyonu ve 44/2001 sayılı Brüksel I Tüzüğü doğrultusunda getirilen kurallarla, Avrupa Birliğinde hukuki ve ticari uyuşmazlıklara ilişkin verilen kararların “yarı otomatik tanıma ve tenfiz”e konu edilme imkânı getirildiğine ilişkin bkz. Adrian Briggs, Recognition and enforcement of judgments (civil law), Encyclopedia of Private International Law, Volume II (edited by Jürgen Basedow, Gıesela Rühl, Franco Ferrari, Pedro De Miguel Asensio), Edward Elgar Publishing Limited, 2017, s. 1481.

[16] Hess, Richard, s. 227.

[17] 44/2001 sayılı Tüzükte yer alan ve tenfiz talebinin reddedilmesine yol açan hâller için bkz. Stéphanie Francq, European Commentaries on Private International Law Volume I Brussels I Regulation (edited by Ulrich Magnus, Peter Mankowski), Second Revised Edition, Sellier European Law Publishers, 2011, s. 644-645.

[18] Tanja Domej, Recognition and enforcement of judgments (civil law), Encyclopedia of Private International Law, Volume II (edited by Jürgen Basedow, Gıesela Rühl, Franco Ferrari, Pedro De Miguel Asensio), Edward Elgar Publishing Limited, 2017, s. 1477.

[19] Domej, s. 1477.

[20] Hague Conference on Private International Law resmî internet sitesi (https://www.hcch.net/en/about) (E.T.: 26.07.2021); Yetkin Ergün, “Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı’nın 22. Diplomatik Oturumu ve 2 Temmuz 2019 Tarihli Yeni Sözleşmesi”, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Hukuk Bülteni, S. 18, Ankara, 2019, s. 20.

[21] Sözleşmeler, protokoller ve prensipler için bkz. Hague Conference on Private International Law resmî internet sitesi (https://www.hcch.net/en/instruments/conventions) (E.T.: 26.07.2021).

[22] Sözleşmenin İngilizce metni içi bkz. Hague Conference on Private International Law resmî internet sitesi (https://assets.hcch.net/docs/806e290e-bbd8-413d-b15e-8e3e1bf1496d.pdf) (E.T.: 26.07.2021).

[23] Hague Conference on Private International Law resmî internet sitesi (https://www.hcch.net/en/instruments/conventions/status-table/?cid=137) (E.T.: 26.07.2021).

[24] Ergün, s. 21. Benzer yönde yorum için bkz. Yusuf Çalışkan, Zeynep Çalışkan, “2 Temmuz 2019 tarihli Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey Anlaşmasının Değerlendirilmesi”, Public and Private International Law Bulletin, İstanbul Üniversitesi Yayınevi, C. 40, S. 1, 2020, s. 234.

[25] Francisco Garcimartín, Geneviève Saumier, Convention of 2 July 2019 on the Recognition and Enforcement of Foreign Judgments in Civil or Commercial Matters Explanatory Report, Hague Conference on Private International Law, 2020, s. 3.

[26] Çalışkan, Çalışkan, s. 243. Maddeyle ilgili ayrıntılı açıklamalar için bkz. Garcimartín, Saumier, s. 115-117.