Çok Hassas ve İstisnai Görev İcra Eden Kişinin Gerekçeleri Ortaya Konularak Başka Kuruma Atanması Hukuka Uygundur!

03 Ocak 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, 2011 yılında Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde istihbarat uzman yardımcısı olarak göreve başlayan başvurucu M. Ö. A. hakkında güvenilirliğini kaybettiği gerekçesiyle gerçekleştirilen naklen atama işlemi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Karara konu olayda Millî İstihbarat Teşkilatı iç güvenlik birimi tarafından başvurucunun bir terör […]

Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açılabilmesi İçin Gereken Koşullar

I. Evlilik Birliğinin Varlığı Zina sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için gerekli olan ilk koşul, eşler arasında bir evlilik ilişkisinin bulunmasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 141 ve 142. maddelerinde evlenme töreninin yeri ve şekli düzenlenmiş olup, Kanunun 185. maddesinin 1. fıkrasında, evlenme ile eşler arasında evlilik birliğinin kurulacağı hükme bağlanmıştır. Zina, evlilik birliği içinde […]

Soruşturmanın Sorumluların Tespiti ve Cezalandırılmasını Sağlayabilecek Şekilde Etkili Yürütülmemesi Hak İhlalidir!

28 Temmuz 2020 tarih ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 09 Haziran 2020 tarih ve 2016/13985 başvuru numaralı Feride Kaya (2) başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır. Karara konu olayda, başvurucu, yasa dışı örgüt üyelerine yardım etme suçu şüphesiyle 27 Eylül 2002 tarihinde gözaltına alınmış, 29 Eylül 2002 tarihinde tutuklanarak Çorum Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir. […]

Kolluk Görevlisinin Kabahat İşlemeye Teşvik Etmesi Sonucunda Elde Edilen Delilin Aleyhe Kullanılması Hak İhlalidir!

24 Temmuz 2020 tarih ve 31195 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 05 Mart 2020 tarih ve 2016/69274 başvuru numaralı Muhsin Hükümdar (2) başvurusuna ilişkin Genel Kurul kararı yayımlanmıştır. Karara konu olayda, kolluk görevlileri, başvurucu tarafından işletilen ve alkollü içki satışı da yapılan kuruyemiş dükkânında saat 22.00’den sonra alkollü içki satışı yapıldığına ilişkin tutanak düzenlemişlerdir. Tutanakta, […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Nedir?

Latince in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesinin tarihsel açıdan doğuşu ve gelişimine bakıldığında, klasik dönem öncesi Roma hukuku kaynaklarında bu ilkeye açıkça yer verilmediği, ancak benzerlik gösterecek şekilde başka ilkelerle birlikte ele alındığı görülmektedir. Klasik dönem ve sonrasında ise Trajan (Roma İmparatoru) tarafından mahkemede jüri önünde söylendiği iddia edilen “kuşku […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi

Yargıtay kararlarında genel olarak ceza yargılaması sonucunda sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için “her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunması[1]” gerektiğine değinilmektedir. Yüksek Mahkeme bahsi geçen kavramlara ilişkin bir tanım ve açıklamaya yer vermemekle birlikte, esas itibarıyla suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin olarak ispat edilmesi gerektiğine yönelik bir değerlendirme yapmaktadır[2]. Bu kapsamda şüpheden […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Uygulanması ve Koşulları

Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin temel olarak -sanığın suçu işlediğinin kesin olarak ispat edilememesi nedeniyle- hâkim tarafından beraat kararı verilmesi aşamasında uygulandığı kabul edilmektedir. Ayrıca doktrinde, sanığın ancak ispat edilen hususlardan sorumlu olabileceği, dolayısıyla şüpheden sanık yararlanır ilkesinin sadece beraat kararına değil, bir bütün olarak ceza sorumluluğuna ilişkin olduğu ileri sürülmektedir[1]. Bu doğrultuda ilkenin manevi unsur, […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Hukuki Dayanağı

Ceza muhakemesi hukukunun amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Doktrinde maddi gerçek, geçmişte yaşanmış ve bitmiş bir olay veya olaylar bütününün deliller aracılığıyla ortaya konulmuş hâli olarak tanımlanmaktadır[1]. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında ise adil bir yargılama yapılarak şüpheli ve sanığın haklarının korunması gerekmektedir. Nitekim mahkemelerin keyfi kararlar vermesi ve kişilerin mutlaka suçlu sayılarak cezalandırılmasının önüne geçilmesi […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Anlamı ve Hukuki Niteliği

Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ispat konusunda bir hususun şüpheli kalması hâlinde sanık lehine yorum yapılarak bir karara varılması anlamına gelmektedir[1]. Nitekim suçsuzluk karinesi ile hukuk devleti ilkesinin bir sonucu olarak, ceza yargılaması sonucunda suçsuz bir kimsenin cezalandırılmasındansa suçlu bir kimsenin cezasız kalması tercih edilmektedir. Aksi takdirde, hakkındaki şüpheye itibar edilerek suçsuz bir kimsenin cezalandırılması, toplumun […]