Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde Zinaya İlişkin Düzenleme

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde Zinaya İlişkin Düzenleme

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 244 ila 255. maddeleri arasında, seçimlik mal rejimlerinden biri olan paylaşmalı mal ayrılığına ilişkin kurallara yer verilmiştir. Kanun koyucu, evlilik birliğinin devamında ve sona ermesinde eşlerin mal varlığına ilişkin düzenlemeler yaparken sadece yasal mal rejimi ile sınırlı kalmamış, eşlerin özellikle mali ilişkilerini istedikleri gibi düzenleyebilmeleri amacıyla bazı mal rejimi türleri de belirlemiştir. Dolayısıyla eşler, anılan Kanunda sınırlı sayı ilkesine (numerus clausus) tabi olarak belirlenen mal rejimi türlerinden birini seçmek suretiyle mal rejimi sözleşmesi yapmakta serbesttirler[1].

Öğretide paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, mal ayrılığı ve edinilmiş mallara katılma rejiminden etkilenildiği, bu şekilde tasfiyede kolaylığı sağlayacak bir mal rejimi türünün ortaya koyulduğu ifade edilmektedir[2]. TMK’nin 247. maddesinde, evlilik birliğinin boşanma sebebiyle sona ermesi hâlinde mal rejiminin dava tarihinden itibaren sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin tasfiyesinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş mallar ile eşlerin yaptığı tasarruflar olmak üzere paylaşıma konu iki mal grubu söz konusu olmaktadır[3]. TMK’nin 250. maddesinde de paylaşmaya tabi olacak mallar ile bunun dışında kalan mallar açıkça sayılmıştır.

Kanun koyucu, paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, -edinilmiş mallara katılma rejimindeki düzenlemeye benzer şekilde (TMK md. 236)- zina eylemine ayrıca bir sonuç bağlanmasını öngörmüştür. Buna göre TMK’nin 252. maddesinde, “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir. Edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı olarak burada katılma alacağı söz konusu olmayıp, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin paylarının azaltılması veya kaldırılmasına karar verilmesi öngörülmüştür. Bunun dışında TMK’nin 236. maddesinin 2. fıkrası ile 252. maddesinin uygulanması yönünden herhangi bir fark bulunmamaktadır. O hâlde, paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde TMK’nin 252. maddesinin uygulanabilmesi için zina sebebiyle boşanma kararı verilmiş olması yeterli olup, hâkimin boşanma davasında kusurlu bulunan eşin payı yönünden somut olayın özelliklerini dikkate alarak hakkaniyete uygun bir sonuca varması gerekmektedir[4]. Ayrıca maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere, bu mal rejimi türünde de takdir yetkisi tanındığından, hâkimin talep edilmese dahi kusurlu eşin payının azaltılması veya kaldırılmasına karar vermesi mümkündür[5].

Berna Berfin KAYA

 

[1] Turgut Akıntürk, Derya Ateş, Türk Medenî Hukuku Aile Hukuku, Yenilenmiş 22. Bası, İstanbul, Beta Basım, 2020, s. 146.

[2] Mustafa Dural, Tufan Öğüz, Mustafa Alper Gümüş, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, Gözden Geçirilmiş 14. Bası, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2019, s. 254. Kaynak İsviçre Medeni Kanununda yer almayan paylaşmalı mal ayrılığının kabul edilmesi sürecine ilişkin bkz. Ahmet M. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 472.

[3] Bilge Öztan, Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara, Turhan Kitabevi, 2015, s. 563.

[4] İnci Biçkin, “Medeni Yasa’da Zina Nedenine Dayalı Boşanma ve Sonuçları”, İstanbul Barosu Dergisi, C. 80, S. 5, İstanbul, 2006, s. 1895.

[5] Kılıçoğlu, Aile Hukuku, s. 437, 482.