Kişilik Haklarının Özellikleri

Kişilik Haklarının Özellikleri

Kişilik hakları kaynağını esas olarak Anayasadan almakta ve bu kapsamda kişilik hakları temel hak ve özgürlükler kapsamında korunmaktadır. Anayasanın 17. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” denilerek, kişilik hakkı kapsamında yer alan maddi ve manevi değerler anayasal güvence altına alınmıştır[1]. Anayasanın 12. maddesi, temel hak ve hürriyetlerin nitelikleri konusunda “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” hükmünü amirdir. O hâlde, temel hak ve hürriyetlerin niteliklerine ilişkin söz konusu düzenlemenin, kişilik hakları bakımından da geçerli olduğunun kabulü mümkündür.

Hukuk düzeni tarafından kişilik hakkı kapsamında korunan şeref ve haysiyet, vücut bütünlüğü, sağlık, özel hayat, isim gibi hukuki varlıkların para ile ölçülebilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple, kişilik hakkı şahıs varlığı haklarından sayılmaktadır[2].

Kişilik haklarının bir diğer özelliği, mutlak hak[3] oluşudur. Bu özelliği nedeniyle kişilik hakları herkese karşı ileri sürülebilir. Bu anlamda kişi, kişilik haklarının tanınmasını ve ona saygı gösterilmesini; kişilik hakları kapsamına giren kişisel varlıklarına dokunulmamasını herkesten isteyebilir[4].

Kişilik hakları, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Zira kişilik hakları kapsamına giren kişisel varlıklar, konusu para ile ölçülemeyen varlıklardır ve kural olarak hak sahibi olan kişi açısından bir değer ifade etmektedirler[5].

Kişilik haklarının kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olmasının bir sonucu olarak, bu haklar başkasına devredilemez ve ölümle mirasçılara intikal etmez[6]. Ölümden sonra, ölenin hayatta kalan yakınlarının ise, ölenin hatırasına saygı gösterilmesi yönünde özel bir kişilik hakkı bulunmakta olup, ölenin şeref ve haysiyetine, bedenine ve özel hayatına yönelen saldırılardan korunmayı talep etmeleri mümkündür[7].

Kişilik haklarının başkasına devredilmesi mümkün olmadığı gibi, bu haklar haczedilemez, rehin konusu olamaz ve iflas masasına girmezler[8].

Son olarak kişilik hakları ile ilgili bir başka özellik ise, kişilerin, kişilik hakkının üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamamasıdır[9]. Buna göre, kişilik hakları, kanuna ve genel ahlaka aykırı olarak sınırlandırılamaz. Bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 23. maddesinin 1. fıkrasında, kimsenin hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemeyeceği; 2. fıkrasında ise kimsenin özgürlüklerinden vazgeçemeyeceği, bunları hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlayamayacağı şeklinde düzenlenmiştir.

Berna Berfin KAYA

[1] Bilen, Selim, “Basın Yoluyla Kişilik Hakkının İhlali”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2018, s. 13.

[2] Açıkgöz, Aslı, “Basın Yoluyla Gerçekleşen Kişilik Hakkı İhlallerinin Unsurları”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2009, s. 12.

[3] Öğretide kişilik haklarının mutlak hak olmadığı yönündeki tartışmalar ve eleştiri için bkz. Kılıçoğlu, Ahmet M., Şeref Haysiyet ve Özel Yaşama Basın Yoluyla Saldırılardan Hukuksal Sorumluluk, 5. Baskı, Ankara 2016, s. 8-10.

[4] Akipek, Jale/Akıntürk, Turgut/Ateş Karaman, Derya, Türk Medeni Hukuku Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, Birinci Cilt, 9. Baskı, İstanbul 2012, s. 347; Zevkliler, Aydın/Ertaş, Şeref/Havutçu, Ayşe/Acabey, Beşir/Gürpınar, Damla, Yeni Medeni Kanuna Göre Medeni Hukuk Temel Bilgiler, 10. Baskı, Ankara 2018, s. 95.

[5] Akipek/Akıntürk/Ateş Karaman, Kişiler Hukuku, s. 347; Serozan, Rona, “KİŞİLİK HAKKININ KORUNMASIYLA İLGİLİ BAZI DÜŞÜNCELER”, İstanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Sayı 14, Ocak 1977 s. 93-94.

[6] Kılıçoğlu, Hukuksal Sorumluluk, s. 8-9; Zevkliler/Ertaş/Havutçu/Acabey/Gürpınar, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, s. 95.

[7] Akipek/Akıntürk/Ateş Karaman, Kişiler Hukuku, s. 347.

[8] Bilen, s. 12.

[9] Bilen, s. 12; Zevkliler/Ertaş/Havutçu/Acabey/Gürpınar, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, s. 95.