Kişilik Haklarının Korunması

Kişilik Haklarının Korunması

Kişilik haklarına ilişkin özel hukukta genel koruma getiren hükümler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (md. 23, 24) ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda(md. 56, 58) düzenlenmiş bulunmaktadır. Nitekim TMK’nin 23, 24 ve 25. maddeleri, kişilik haklarının korunması konusunda temel kaynak niteliği taşımaktadırlar.

Bu temel düzenlemeler dışında, kanunlarımızda bazı kişisel varlıkları özel olarak düzenleyen hükümler de mevcuttur. Bunlara örnek olarak; TMK’nin 26. ve 27. maddelerinde düzenlenen isim üzerindeki haklar, 158. maddesinin 2. fıkrasında evlenmenin butlanının eşler yönünden sonuçları, 304. maddesinde ananın mali hakları, 305. maddesinde küçüklerin evlat edinilmesi; TBK’nin özel durumlar başlığı altında düzenlenen 53. maddesinde ölüm, 54. maddesinde bedensel zarar, 56. maddesinde manevi tazminat hükümleri sayılabilir.

Kişiliği koruyan diğer bazı özel hukuk kurallarına örnek olarak ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54. maddesi ve devamında düzenlenen haksız rekabet hükümleri ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 14 ila 19. maddelerinde düzenlenen manevi haklar, 70 ile 71. maddelerinde düzenlenen davalar ve 80 ila 88. maddelerinde yer alan düzenlemeler gösterilebilir.

Kamu hukuku kapsamında kişilik haklarının korunması ile ilgili öncelikle uluslararası hukuk kuralları[1] örnek gösterilebilir. Bu anlamda, 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi[2], 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi[3], kişilik haklarının korunmasıyla ilgili düzenlemeler içeren başlıca uluslararası kaynaklardır.

Hukuk sistemimizde, kişilik haklarının korunmasıyla ilgili temel kamu hukuku kuralları Anayasada düzenlenmektedir. Nitekim Anayasanın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen hükümleri ile anayasal güvence altına alınmış olan yaşam hakkı, özel hayatın gizliliği, düşünce özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, cevap ve düzeltme hakkı gibi tüm hak ve özgürlükler, bu kapsamda sayılmaktadır.

Bundan başka, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile de kişilik hakları koruma altına alınmıştır. Bu kurallara örnek olarak, kişilerin siyasi (md. 114), dinsel (md. 115, 125), iş ve çalışma hürriyetlerinin (md. 117-119) ihlaline ilişkin hükümler; konut dokunulmazlığının ihlali ile özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlara (md. 116-119; 132) ilişkin hükümler ile hakaret suçlarına (md. 125 vd.) ilişkin hükümler sayılabilir[4].

Kişilik haklarına ilişkin koruma, bunlarla sınırlı olmayıp, 5187 sayılı Basın Kanununda da konuya ilişkin özel hükümler getirilmiştir. Basın yoluyla işlenen fiillerden dolayı ilgili Kanununun 11. maddesi cezaen sorumlu olanları; 13. maddesi ise hukuken sorumlu olanları düzenlemiştir. Bunlar dışında, kişilik haklarını ağır şekilde ihlal etmeleri, genel ahlâk ve adaba aykırı olmaları nedeniyle süreli yayınlarda bazı açıklamaların tamamının, bazılarında ise mağdurun kimliğinin açıklanmasının yasaklanması (md. 21); cevap ve düzeltme hakkı (md. 14) da bu Kanun kapsamında düzenlenmiştir[5].

Radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin olarak ise 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda kişilik haklarının ihlali halinde hukuksal korumaya ve sorumluluğa ilişkin özel hükümler (md. 27-28) ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunda benzer şekilde kişilik haklarının ihlali halinde hukuksal korumaya ve sorumluluğa ilişkin özel hükümler (md. 18, 46) getirilmiştir.

İnternet üzerinden yapılan yayınlara ilişkin olarak ise, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda, internet üzerinden yapılan yayınlarla kişilik haklarının korunmasına ilişkin özel hükümler (md. 4, 5, 9) getirilmiştir.

Ayrıca, kişisel verilerin korunması ile ilgili olarak, 7 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esaslar düzenlenmiştir. Kanunun 17. ve 18. maddelerinde, Kanunda düzenlenen yükümlülüklere aykırı davrananlar yönünden cezai ve idari sorumluluk hüküm altına alınmıştır.

Berna Berfin KAYA

[1] Konuya ilişkin düzenlemeler hakkında bkz. 27 Haziran 1929 tarihli Cenevre Sözleşmesi; 4 Kasım 1950 tarihli Roma Konvansiyonu; 22 Ekim 1969 tarihli San Jose Paktı.

[2] AİHS’nin 8. maddesinde,

Özel ve aile hayatına saygı hakkı

  1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
  2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç̧ işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir” düzenlemesi yer almaktadır.

[3] İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 5. maddesinde, “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz”; 12. maddesinde “Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır” düzenlemeleri yer almaktadır.

[4] Kılıçoğlu, Ahmet M., Şeref Haysiyet ve Özel Yaşama Basın Yoluyla Saldırılardan Hukuksal Sorumluluk, 5. Baskı, Ankara 2016, s. 18.

[5] Kılıçoğlu, Hukuksal Sorumluluk, s. 19.