06 Aralık 2019 tarih ve 30970 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 07 Kasım 2019 tarih ve 2016/12506 başvuru numaralı “Aligül Alkaya ve Diğerleri(2)” başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır.
Karara konu olayda, başvurucular, kendileri hakkında verilen hakkaniyete uygun yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının derece mahkemeleri tarafından uygulanmadığını ileri sürmüşlerdir. Ayrıca hak ihlali sonrasında, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin reddi yönündeki kararın hukuka uygun olmayan gerekçelerle verildiğini belirten başvurucular, Anayasanın 36, 38 ile 141. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Yapılan başvuruya ilişkin Adalet Bakanlığı ise, yargılamanın yenilenmesi talebini inceleyen mahkemenin tüm delilleri dikkate alarak daha önceki hükmünü değiştirmemek suretiyle talebin reddine karar verdiğini ifade etmiş, ayrıca başvurucuların dinlenilmesini istedikleri tanıkların beyanları alınsa dahi bu beyanların verilen hükme etki etmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin sona ermiş bir davanın yeniden açılması hakkını güvenceye almadığına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapan Bakanlık, Yüksek Mahkemece yapılacak kabul edilebilirlik incelemesinde bu hususun da dikkate alınmasını talep etmiştir.
Yüksek Mahkeme, kararında, başvurucuların önceki bireysel başvurusuna değinerek; başvurucular hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin başvurucu Aligül Alkaya’nın müdafii olmaksızın alınan beyanlarına dayanması, farklı mahkemelerde dinlenen ancak başvurucular tarafından sorgulanamayan tanıkların ifadelerinin hükme esas alınması ile başvurucuların bazı tanıkların dinlenmesine ilişkin taleplerinin yeterli ve makul gerekçeler gösterilmeden reddedilmesinin başvurucuların hakkaniyete uygun yargılanma haklarının ihlali niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesinin yargılamayı yenilememesinin ihlal kararıyla örtüşmediğini ifade eden Yüksek Mahkeme, ihlalin niteliği duruşma açılmasını zorunlu kıldığı hâlde Anayasanın 36. maddesinin gerektirdiği ölçü ve özende hareket edilmediğini vurgulamıştır.
Sonuç olarak, başvurucular hakkında önceden verilen kararda tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının –Anayasada sağlanan güvencelerle bağdaşmayacak şekilde– derece mahkemelerince ortadan kaldırılmadığına kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere (kapatılan) İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve başvuruculara ayrı ayrı net 5.500 TL manevi tazminat ödenmesine oy birliğiyle karar vermiştir.
Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.