AYM Elde Edilen Gelirden Yüksek Miktarda Nafakaya Hükmedilmesinin Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlali Olduğuna Karar Verdi!

AYM Elde Edilen Gelirden Yüksek Miktarda Nafakaya Hükmedilmesinin Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlali Olduğuna Karar Verdi!

17 Aralık 2019 tarih ve 30981 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 07 Kasım 2019 tarih ve 2016/3140 başvuru numaralı İbrahim Acar başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır.

Karara konu olayda, başvurucu, bir tıp fakültesi hastanesinde şirket personeli olarak asgari ücretle çalıştığını, aylık 950 TL maaş almasına rağmen Mahkemece toplamda 1.000 TL nafaka ödemesine karar verildiğini, bu durumda kendisinin geçimi için para kalmadığını ve yaşamını sürdürmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek eşitlik ilkesi, yaşama ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Ayrıca başvurucu, ikinci evliliğinden de bir çocuk sahibi olduğunu, Mahkemece bu durum dikkate alınmadan karar verildiği için aile hayatına saygı hakkının da ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Hükmedilen nafaka miktarının aylık gelirinden fazla olduğuna ilişkin iddia başvurucunun ekonomik geleceği üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğundan, yapılan başvuru bir bütün olarak Anayasanın 17. maddesinde düzenlenen kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında değerlendirilmiştir. Başvurucunun diğer iddiaları ise derece mahkemelerinde yapılan yargılamada ileri sürülmediğinden bireysel başvuruda da inceleme konusu yapılmamıştır.

Yüksek Mahkeme, kararında, başvurucunun aylık 950 TL gelir elde ettiğini ileri sürmesine karşın derece mahkemesinin başvurucunun çalıştığı kurumla iletişime geçerek başvurucunun görevinin ne olduğunu, ek gelir ve diğer ödemelerle birlikte aylık ne kadar gelir elde ettiğini araştırmak suretiyle konuyu aydınlatması gerekirken bu konuda hiçbir araştırma ve değerlendirme yapmadığını; ayrıca temyiz aşamasında da Yargıtay tarafından bu konuda bir inceleme yapılmadığını ifade etmiştir. Bu doğrultuda, derece mahkemeleri kararlarının, başvurucunun sonuca etkili olabilecek nitelikteki iddia ve itirazlarına cevap verecek yeterli gerekçe içermediği tespit edilmiştir.

Sonuç olarak başvuruya konu olayda kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin kamu makamlarınca yerine getirilmediğine kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Konya 4. Aile Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.