İşçinin Ulaşılabilir Olmama Hakkının Ortaya Çıkmasına Neden Olan Gelişmeler

İşçinin ulaşılabilir olmama hakkının ortaya çıkmasına neden olan olgular değerlendirilirken, iş hukukunun tanımı ve amacı ile genel olarak teknolojik gelişmelerin iş hukukuna etkisine değinmek gerekmektedir.  İş hukuku, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan işçilerle (bağımlı çalışan) onları çalıştıran işverenlerin ilişkilerini düzenleyen bir hukuk dalı olarak kabul edilmektedir[1]. Taraflar arasındaki ilişkide çalışanın, bir diğer ifadeyle işçinin ekonomik […]

Unutulma Hakkı Kapsamında Değerlendirilmesi Gereken Habere Erişimin Engellenmemesi Hak İhlalidir!

24 Ağustos 2016 tarih ve 29811 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 03 Mart 2016 tarih ve 2013/5653 başvuru numaralı N. B. B. başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır. Karara konu olayda, ulusal ölçekte yayımlanan bir gazetenin internet arşivi sayfalarında, başvurucu hakkında uyuşturucu kullandığı iddiası ile yürütülen bir ceza kovuşturması neticesinde adli para cezasına hükmedilen olaya ilişkin 1998 […]

Doğruluğu Sorgulanmamış İstihbari Nitelikteki Bilgilerin Alenileştirilmesi Hak İhlalidir!

09 Ocak 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, adil yargılanma ile özel yaşama saygı haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. 09 Ocak 2014 tarih ve 2013/533 başvuru numaralı karara konu olayda, İstanbul Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapan başvurucunun da aralarında olduğu bazı kişilerle ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan yazı İstanbul […]

Kusursuz Sorumlulukta Zararın Hesaplanması

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca kabul edilen borç kaynaklarından birisi de haksız fiilden doğan borçlardır. Bu bağlamda haksız fiil nedeniyle uğranılan zarar ve bunun tazmin edilmesi için belirlenen hükümler gerek kusura dayanan sorumluluk gerek kusursuz sorumluluk hâlleri için uygulama alanı bulacaktır. TBK md. 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü […]

Kişilik Haklarının Konusu

Kişilik hakkı, konusuna giren kişisel varlıkların tamamını kapsamakta olup, kişilik hakkı konusuna giren tüm kişisel değerler, varlıklar ve menfaatler korunmaktadır. Öğretide ise, kişilik hakkı ile ilgili, genel kişilik hakkı ve özel kişilik hakları şeklinde bir ayrım yapılmaktadır. Bu görüşe göre, tek ve genel mahiyette bir kişilik hakkı mevcut olup, hukuk düzeni ile kişinin bizzat kendisi […]

Maddi Olmayan Kişisel Varlıklara Saldırı Hâlinde Manevi Tazminat

Maddi nitelikte olmayan kişisel varlıklardan anlaşılması gereken şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim ve özgürlükler gibi kişisel değerlerdir. Yasa koyucu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 58’de “kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören” ibaresi ile tahdidi bir sayım yapmamış ve kişilik haklarına giren hususları öğreti ve yargı kararlarına bırakmıştır[1]. I. Şeref ve Haysiyet Şeref, toplum […]

Maddi Zarar ile Manevi Zararın Karşılaştırılması

Maddi zarar, mal varlığına ve/veya şahıs varlığına yönelmiş haksız fiil sonucu kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Maddi zarar, elle tutulabilir, gözle görülebilirdir, bir diğer ifadeyle maddi zararın ispatı mümkündür. Bu nedenle ispat ve takdir de somut verilere dayanır[1]. Manevi zarar ise, genellikle şahıs varlığına yönelmiş haksız fiil sonucu kişinin manevi cephesinde meydana […]

Basın Yoluyla Kişilik Haklarının İhlalinde Haklı Savunma

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 63. maddesinin 2. fıkrası, haklı savunmayı hukuka uygunluk sebeplerinden biri olarak düzenlemektedir. İlgili hüküm, bir kişinin gerek kendisinin gerek başkasının şahıs veya mal varlığına karşı yapılan haksız saldırıları defetmek amacıyla, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamayacağını düzenlemektedir. Haklı savunmaya başvuran kişinin, hukuken himaye gören şahsi veya mal varlığı […]

Basın Yoluyla Kişilik Haklarının İhlalinde Rıza

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrasında, bir hukuka uygunluk sebebi olarak kişilik hakkı zedelenen kişinin rızası düzenlenmiştir. Burada hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenen rıza sonucunda, fiil hukuka aykırı olmadığından sorumluluk doğmamaktadır[1]. Rızanın, basın açıklamasından önce veya en geç açıklama anında verilmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda, bu ana kadar verilen rızadan vazgeçilmesi mümkündür. […]