Danıştay 10. Dairenin 17 Mayıs 2012 tarih ve 2008/8165 E. 2012/2367 K. sayılı kararı, Millî İstihbarat Teşkilatı personeliyle evlenmek isteyen davacının, kendisi ve ailesi hakkında düzenlenen güvenlik soruşturması raporunun tarafına verilmesi talepli başvurusunun reddine ilişkin Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı işlemine yaptığı itirazın reddi yönündeki Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali istemiyle açtığı davada verilen kararın temyiz incelemesine ilişkindir.
Karara konu olayda, öğretmen olarak çalışan davacı, nişanlısının Millî İstihbarat Teşkilatı personeli olması nedeniyle evlenmeden önce kendisi ve ailesi hakkında güvenlik soruşturması yapıldığını; soruşturmanın olumsuz sonuçlanması üzerine nişanlısıyla evlenmelerine izin verilmediğini ileri sürerek kendisi ve ailesi hakkında düzenlenen güvenlik soruşturması raporunun tarafına verilmesi istemiyle Teşkilata başvuru yapmıştır. Teşkilatın başvuruyu reddetmesi üzerine, söz konusu işleme itiraz eden davacının istemi, 11 Temmuz 2007 tarih ve 2007/664 sayılı Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla reddedilmiş; bu kapsamda davacı, anılan kararın iptali istemiyle dava açmıştır. Dava sonucunda Ankara 10. İdare Mahkemesi, 06 Mart 2008 tarih ve 2007/1147 E. 2008/511 K. sayılı kararıyla; başvuruya konu istihbari raporun davacının çalışma ile evlilik hayatını doğrudan etkileyecek nitelikte olduğunu ve Devletin faaliyetlerine ilişkin sır niteliğinde bilgiler içermediğini belirterek, aksi yönde tesis edilen Kurul kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Verilen kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Danıştay 10. Dairenin önüne gelmiştir. Danıştay Tetkik Hâkimi, temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan Mahkeme kararının onanması gerektiği yönünde görüş bildirmiş; Danıştay savcısı ise, temyiz dilekçesinde öne sürülen hususların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yer alan nedenlerden hiçbirisine uymadığını belirterek temyiz isteminin reddi ile ilk derece mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağını ifade etmiştir.
Danıştay 10. Daire, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 18. maddesinde, sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ile faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgelerin anılan Kanunun kapsamı dışında olduğunu; ancak söz konusu bilgi ve belgelerin kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte olması hâlinde, bilgi edinme hakkı kapsamı içinde bulunduğunun kurala bağlandığını belirtmiştir. Ayrıca Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 29. maddesinde, sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ile faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgelerden, sadece kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyici nitelikte olan ve ilgilisi hakkında bir işleme dayanak teşkil etmek üzere işlenmiş veya değerlendirilmiş bilgi veya belgelerin bilgi edinme hakkı kapsamında değerlendirileceğinin öngörüldüğü ortaya koyulmuştur.
Somut olaya ilişkin mevzuat hükümlerine değinen Daire, davacının, öğretmen olarak görev yapmaktayken, hakkında yapılan davaya konu güvenlik soruşturması nedeniyle görevinden istifa ettiğini ve yine bu soruşturma nedeniyle MİT personeli olan nişanlısıyla evlenmesine izin verilmediğini ileri sürdüğünü; dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile MİT Müsteşarlığının 04 Temmuz 2007 tarihli yazısından, evliliğin anılan soruşturma nedeniyle gerçekleşmediğinin anlaşıldığını ifade etmiştir.
4982 sayılı Kanun ile Yönetmeliğin ilgili hükümleri ve dosyadaki bilgi ile belgelerin incelenmesi neticesinde, Danıştay, başvuruya konu soruşturmanın, davacının çalışma hayatını etkilediğini ve hakkında işlem tesisine dayanak alındığını; ayrıca bu soruşturmanın ileriye yönelik olarak da davacı hakkında sonuç doğurabileceğini belirterek, soruşturmaya ilişkin evrakın 4982 sayılı Kanun uyarınca davacıya verilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Bununla birlikte kararda, 4982 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca, soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerde bulunan gizlilik dereceli hususların veya soruşturmayı yapan istihbarat görevlisi ya da bilgisinden faydalanılan şahısların adı gibi açıklanması yasaklanan bilgilerin, davacı ve ailesi hakkındaki diğer bilgilerden ayıklanmak suretiyle verilebileceğinin de altı çizilmiştir.
Sonuç itibarıyla Daire, yapılan temyiz incelemesinde, Ankara 10. İdare Mahkemesi tarafından verilen kararı hukuka uygun bularak temyiz isteminin reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına oy birliğiyle karar vermiştir.
Danıştay 10. Daire kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.