Yabancı Mahkeme Kararının Tenfizinde Aşkın (Aşırı) Yetki Kurallarına İlişkin Değerlendirme

I. Aşkın (Aşırı) Yetki Kuralları Nedir? 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun md. 54/1-b’de düzenlenen tenfiz şartı, kendi içerisinde ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bu bağlamda öncelikle yabancı mahkemenin Türk mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğu bir alanda karar vermemiş olması gerekmektedir. Ayrıca aynı bentte tenfiz (ve tanıma) için belirlenen bir diğer şart […]

Kusursuz Sorumlulukta Zararın Hesaplanması

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca kabul edilen borç kaynaklarından birisi de haksız fiilden doğan borçlardır. Bu bağlamda haksız fiil nedeniyle uğranılan zarar ve bunun tazmin edilmesi için belirlenen hükümler gerek kusura dayanan sorumluluk gerek kusursuz sorumluluk hâlleri için uygulama alanı bulacaktır. TBK md. 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü […]

Kusursuz Sorumlulukta Zarar

I. Genel Olarak Haksız fiil, kişinin başkalarına zarar verici nitelikteki hukuka aykırı davranışları olarak tanımlanmaktadır[1]. Borçlar hukukunda haksız fiil sorumluluğunda kural kusur sorumluluğudur[2]. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde kusur, haksız fiil sorumluluğunun koşullarından biri olarak sayılmıştır. Ancak bazı hâllerde kanun koyucu, sosyal düşünceler veya hakkaniyet gibi hususları gözeterek doğan zarardan kusuru olmasa […]

Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açılabilmesi İçin Gereken Koşullar

I. Evlilik Birliğinin Varlığı Zina sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için gerekli olan ilk koşul, eşler arasında bir evlilik ilişkisinin bulunmasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 141 ve 142. maddelerinde evlenme töreninin yeri ve şekli düzenlenmiş olup, Kanunun 185. maddesinin 1. fıkrasında, evlenme ile eşler arasında evlilik birliğinin kurulacağı hükme bağlanmıştır. Zina, evlilik birliği içinde […]

İhale ve Satış İşlemlerinin İptaline İlişkin Yargı Kararlarının Uygulanmamasının Mülkiyet Hakkının İhlali Olduğuna Karar Verildi!

21 Şubat 2020 tarih ve 31046 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 12 Aralık 2019 tarih ve 2016/11026 başvuru numaralı Erol Aksoy (2) başvurusuna ilişkin genel kurul kararı yayımlanmıştır. Karara konu olayda, başvurucu, hâkim ortağı olduğu İktisat Bankası A.Ş.(kısaca “Banka” olarak anılacaktır)’ye el konulması sürecinde kendisine ait medya grubunun satışına ilişkin ihalenin ve bu ihalenin dayanağı olan […]

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Davacı Pay Sahiplerinin Şirketten Çıkarılması

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 531, fesih davasının sonunda mahkemece verilebilecek kararları sınırlandırmamıştır. Ancak aynı maddede, fesih ile birlikte, davacı pay sahiplerinin pay değerlerinin ödenerek şirketten çıkartılabileceği ayrıca zikredilmiştir[1]. TTK md. 531’in, kaynağı İsvBK md. 736 b. 4’den farklı olarak bu çözümü zikretmesi dolayısıyla, kanun koyucunun, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılması çözümüne diğerlerine nazaran […]

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Mahkemece Şirketin Bölünmesi

Fesih davasında, özellikle şirket işleyişinin felce uğradığı hâllerde, şirketin bölünmesi, mahkemece bir çözüm olarak ele alınabilir(6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 159 vd.). Bölünme, bir şirketin sahip olduğu malvarlığının tamamının veya bir kısmının, tasfiye edilmeksizin külli halefiyet yoluyla devredilerek şirketin yeniden yapılandırılmasıdır[1]. Bölünme, şirketin düzenini ciddi şekilde değiştiren radikal bir çözüm olması dolayısıyla, diğer çözümlerden […]

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasının Düzenlenme Amacı Nedir?

Anonim şirketler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 529/1-d uyarınca genel kurulun alacağı bir kararla feshedilebilir. Ancak söz konusu maddenin yaptığı yollama nedeniyle, bu kararın alınabilmesi TTK md. 421/3-4’te yer alan ağır nisaba bağlanmıştır. O hâlde, anonim şirket genel kurulunun alacağı bir kararla şirketin feshi, ancak sermayenin %75’ini temsil eden pay sahibi veya temsilcilerinin feshe […]

Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği Konusunda Görüşler

Manevi tazminatın hukuki niteliği ve amacı öğretide tartışmalı olup, bu konuda tatmin, ceza, telafi ile önleme ve caydırma olmak üzere dört ayrı görüş bulunmaktadır[1]. I. Tatmin Görüşü Öğretide hâkim olan bu görüşe göre, manevi tazminat, zarar görenin manevi cephesindeki eksiklikleri tatmin edebilecek; acı ve üzüntülerini dindirebilecek veya hiç olmazsa hafifletip azaltabilecek niteliktedir. “Bu görüşe göre […]

Mal Varlıklarına Saldırı Hâlinde Manevi Tazminat

Manevi tazminat, her ne kadar genellikle kişinin şahıs varlığına verilen zarar üzerine doğuyorsa da, mal varlıklarına saldırı halinde de ortaya çıkan manevi zararın tazmini söz konusu olabilir. Zira manevi tazminata neden olan manevi zarar, kişinin manevi cephesinde duyduğu acı, elem ve ızdıraptır. Örnek vermek gerekirse, kişi için anı değeri çok yüksek ve kendisi için çok […]