AYM Askerî Mühimmatın Patlaması Sonucunda Meydana Gelen Ölüm Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi!

AYM Askerî Mühimmatın Patlaması Sonucunda Meydana Gelen Ölüm Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi!

19 Şubat 2020 tarih ve 31044 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 09 Ocak 2020 tarih ve 2016/8011 başvuru numaralı Ayfer Demirel ve Diğerleri başvurusuna ilişkin kararı yayımlanmıştır.

Karara konu olayda, başvurucular, 13 yaşında olan yakınlarının yerleşim yerine yakın olan ve çevresinde giriş-çıkışı kontrol etmek için yeterli önlem alınmayan askerî bölgeden aldığı mühimmatın patlaması nedeniyle öldüğünü; bu bölgede silahlı nöbetçiler olmasına rağmen bölgenin korunmasında zafiyet bulunduğunu; alanı çevreleyen tel örgülerde kısmi boşluklar olduğunu; patlamayan askerî mühimmatın eğitim atışı sonrasında imha edilmesi gerekirken bu konuda askerî makamlarca ihmalkâr davranıldığını; olayda hizmet kusuru olması nedeniyle açılan tam yargı davasında kusur durumunun belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporu dahi alınmadan İdare Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiğini; İdarenin kusurunun olmadığı kabul edilse dahi olayda kusursuz sorumluluk hâlinin oluşup oluşmadığı tartışılmadan karar verildiği ve benzer olaylara ilişkin emsal kararlar mevcut olmasına rağmen kendi taleplerinin reddedildiğini belirterek yaşam, adil yargılanma ve mülkiyet hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruya konu edilen iddiaları yaşam hakkı çerçevesinde değerlendirmiştir.

Yüksek Mahkeme, kararda, kamu makamları tarafından alınan uyarı levhası, kısmi tel örgü ve nöbetçi bulundurulması gibi önlemlerin, yetişkinler gibi davranması beklenemeyecek olan müteveffanın, askerî mühimmatı temin etmesini engelleyemediği; dolayısıyla askerî makamlarca alınan güvenlik önlemlerinin yeterli düzeyde olmadığı sonucuna varmıştır. İdare Mahkemesince belirtilen hususlar değerlendirilmeden hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmesinin yaşam hakkının korunmasına ilişkin ilkelerle bağdaşmadığına değinen Yüksek Mahkeme; müteveffanın bulduğu nesnenin patlayabileceği yönünde öngörü sahibi olmamasının muhtemel olduğunu, ayrıca anne ve babanın çocuk üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüklerini ihmal etmiş olduklarının kabulü hâlinde dahi bu hususun, askerî makamlarca alınan önlemlerin yetersiz olduğu yönündeki değerlendirmeyi etkilemeyeceğini dile getirmiştir.

Sonuç olarak somut olayda kişisel kusur bulunmasının kamu makamlarının sorumluluğunu tamamen ortadan kaldıracak nitelikte olmadığına kanaat getiren Yüksek Mahkeme, Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin yaşam hakkının maddi boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Erzurum 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Mahkeme kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.