26 Şubat 2020 tarih ve 31051 sayılı Resmî Gazete’de Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14 Aralık 2018 tarih ve 2017/10065 E. 2018/12139 K. sayılı kararı yayımlanmıştır.
Karara konu olayda, davacı, davalının ikamet ettiği dairenin kiralanmasına aracılık etmesine rağmen, hizmet bedeli olarak aralarında kararlaştırdıkları -bir kira bedeli olan- 800 TL’nin davalı tarafından kendisine ödenmediğini, bu doğrultuda başlattığı ilamsız icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi nedeniyle itirazın iptali davası açtığını belirtmiştir. Davalı ise açılan davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, Malatya 1. Tüketici Mahkemesi, davanın simsarlık sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen ücretin tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğunu ifade etmiş ve davacının alacağını ispatlayamaması nedeniyle davanın esastan reddine karar vermiştir. Miktar itibarıyla kesin olarak verilen hükme karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, kararında, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68. maddesi uyarınca değeri belli meblağın altında bulunan uyuşmazlıklarda taraflarca tüketici hakem heyetine başvuru yapılmasının zorunlu olduğunu; somut olayda anılan Kanun maddesine göre tüketici hakem heyetine başvurulmadan icra takibi başlatılmasında tüketicinin hukuki yararının bulunmadığını ifade etmiştir. Özel Daire, ilk derece mahkemesinin -uyuşmazlığa ilişkin değeri göz önünde tutarak- tüketici hakem heyetine başvuru yapılmadan icra takibi başlatılması gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davayı usulden reddetmesi gerekirken, işin esasına girerek davayı reddetmesini hukuka aykırı bulmuş ve hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına oy birliğiyle karar vermiştir.
Yargıtay kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.