Bir ülkenin egemenlik sınırları içerisinde yargı organı tarafından verilen bir kararın, başka bir ülkede de hüküm ve sonuç doğurabilmesi, o kararın tanınması ve tenfiziyle sağlanmaktadır. Bu noktada tanıma ve tenfiz kavramlarının ne anlama geldiğine değinmekte yarar vardır.
Mahkemelerce verilen kararların kesin hüküm kuvveti özelliği bulunmaktadır[1]. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 294/1 uyarınca, yapılan bir yargılama sonucunda taraflar arasındaki uyuşmazlığı esas yönünden sonlandıran ve hâkimin davadan el çekmesine neden olan nihai kararlar hüküm anlamına gelmektedir[2]. Kesin delil niteliğini haiz kesin hükmün maddi ve şeklî olmak üzere iki görünümü bulunmaktadır. Maddi anlamda kesin hüküm, konusu, sebebi ve tarafları aynı olan bir konuda tekrar dava açılamamasını; şeklî anlamda kesin hüküm ise, verilen karara karşı başvurulabilecek kanun yollarının tüketilmesiyle artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuken sona ermesini ifade etmektedir[3]. Kesin hükmün önemi öğretide, “tarafları, konusu ve sebebi aynı olan hâkimin tarafsız araştırması ve iradesiyle kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şeklî yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır” şeklinde ortaya koyulmuştur[4].
Bir ülke mahkemesince verilen kararın sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin, başka bir ülkede de geçerli olabilmesi o kararın tanınması yoluyla sağlanmaktadır. O hâlde milletlerarası usul hukukunda tanıma ile kastedilen “bir mahkeme kararının kesin hüküm kuvvetinin yabancı ülkede kabulü[5]”dür. Ancak bir ülkede verilen mahkeme kararının, başka bir ülkede kesin hüküm kuvveti gösterebilmesi için, verildiği ülkede bu kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir, aksi hâlde kararın kesin hüküm etkisinden ve kesin delil teşkil etmesinden söz etmek mümkün olmayacaktır[6].
Öğretide, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de tanınması sonucunda, o mahkeme kararına Türk mahkemelerince verilen kesin hüküm kuvvetinden daha geniş bir etki alanı tanınamayacağı ifade edilmiştir[7]. Öte yandan Türk mahkeme kararlarında olduğu gibi, tanınan yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm etkisi yalnızca hüküm fıkrası için geçerli olup, gerekçe kısmı için aynı etkiden bahsedilemeyecektir[8]. Yabancı bir mahkeme kararının tanınmaması hâlinde, artık o kararın kesin hüküm ve kesin delil etkisinden söz etmek mümkün değildir. Ancak hâkim, tanınmayan yabancı mahkeme kararını bir uyuşmazlığın çözümlenmesinde takdirî delil olarak kabul edebilir[9].
Mahkeme kararlarının bir diğer özelliği ise icra kabiliyeti olmasıdır[10]. HMK md. 105 ila 108 arasında eda davası, tespit davası ve inşai dava hüküm altına alınmıştır. Eda davası, davalının bir şeyi vermesine, yapmasına veya yapmamasına; tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitine; inşai dava ise, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesine, ortadan kaldırılmasına veya yeni bir hukuki durum yaratılmasına ilişkindir[11]. Bu bağlamda, tespit davası ile inşai davadan farklı olarak, eda davası sonucunda verilen kararın icra kabiliyeti olup, kararın yerine getirilmesinde davacının hukuki yararı bulunmaktadır[12].
Milletlerarası hukukta tenfiz, esas itibarıyla mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili bir kavramdır. Nitekim bir ülke mahkemesince yapılan yargılama sonucunda bir şeyin verilmesi, yapılması veya yapılmaması şeklinde eda kararı niteliğinde bir kararın uygulanması o ülke sınırları içerisinde geçerlidir. Buna karşılık, yabancı mahkeme kararının bir başka ülkede doğrudan icra edilebilir olma özelliği yoktur. Kaldı ki yabancı mahkeme kararının tanınması, beraberinde o kararın uygulanabilir olmasını sağlamamaktadır. Bu durumda yabancı mahkeme kararının tenfizi gündeme gelmektedir[13]. Öğretide tenfiz, “Bir mahkeme kararının, sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin sonucu olarak maddi icra muamelelerini gerekli kılan kamu gücünü harekete getiren vasfı[14]” şeklinde tanımlanmaktadır. O hâlde yabancı bir mahkeme kararının, başka bir ülkede icra edilebilir olması için tenfiz kararı (“exequatur”)[15] verilmesi gerekmektedir.
Tanıma ile tenfizin birbirinden farklı anlam ve işlevleri bulunmakla birlikte, tenfiz kararı bünyesinde tanımayı da barındırmaktadır. Zira yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesiyle o kararın icra organları tarafından yerine getirilmesinin yanı sıra, kararın kesin hüküm ve kesin delil niteliği de kabul edilmiş olmaktadır[16]. Öte yandan yabancı bir mahkeme kararının hem kesin hüküm niteliği hem icra kabiliyeti bulunmayabilir. Bu durumda o kararın yalnızca tanınması mümkün olacak, ancak tenfizden söz edilemeyecektir. Örneğin yabancı mahkemece taraflar hakkında boşanma kararı verilmesi hâlinde, inşai nitelikte olan bu kararın yalnızca tanınması gündeme gelecektir. Buna karşılık, kararda nafaka veya tazminata ilişkin hükümler de var ise, bunların tenfize konu edilmesi gerekecektir[17].
Osman Can BAŞDEMİR
[1] Şanlı, C. / Esen, E. / Ataman-Figanmeşe, İ.: Milletlerarası Özel Hukuk, 7. Bası, İstanbul 2019, s. 528; Doğan, V.: Milletlerarası Özel Hukuk, Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, Ankara 2016, s. 102; Çelikel, A. / Erdem, B.B.: Milletlerarası Özel Hukuk, Yenilenmiş 12. Bası, İstanbul 2012, s. 606.
[2] Kuru, B.: Medenî Usul Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2018, s. 339.
[3] Görgün, L.Ş. / Börü, L. / Toraman, B. / Kodakoğlu, M.: Medenî Usul Hukuku, 7. Baskı, Ankara 2018, s. 651.
[4] Görgün / Börü / Toraman / Kodakoğlu, s. 650.
[5] Çelikel / Erdem, s. 607.
[6] Doğan, s. 103; Şanlı / Esen / Ataman-Figanmeşe, s. 544; Köle, M.: Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizinde Usul, DÜHFD 2016, C. 21, S. 34, s. 48.
[7] Nomer, E.: Devletler Hususî Hukuku, Yenilenmiş 21. Bası, İstanbul 2015, s. 498; Doğan, s. 104.
[8] Nomer, Devletler, s. 498; Doğan, s. 104.
[9] Nomer, Devletler, s. 499. Ayrıca konuya ilişkin bkz. Yargıtay HGK’nin 24.10.2001 tarih ve 2001/4-962 E. 2001/750 K. sayılı kararı (www.kazanci.com.tr) (E.T.: 11.05.2020).
[10] Şanlı / Esen / Ataman-Figanmeşe, s. 528; Doğan, s. 102; Çelikel, / Erdem, s. 606.
[11] Görgün / Börü / Toraman / Kodakoğlu, s. 269-274.
[12] Şanlı / Esen / Ataman-Figanmeşe, s. 528; Doğan, s. 105.
[13] Nomer, Devletler, s. 500; Güven, P.: Tanıma ve Tenfiz (Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi), Ankara 2013, s. 27; Şanlı / Esen / Ataman-Figanmeşe, s. 530.
[14] Çelikel / Erdem, s. 607.
[15] Nomer, E.: Yabancı Mahkeme İlâmlarının Tenfizinde Mahkemenin Yetkisi ve Kamu Düzeni, MHB 2003, s. 565.
[16] Doğan, s. 105; Güven, s. 27.
[17] Şanlı / Esen / Ataman-Figanmeşe, s. 531-532; Çelikel / Erdem, s. 608.