28 Aralık 2019 tarih ve 30992 sayılı Resmî Gazete’de Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 03 Ekim 2019 tarih ve 2017/2002 E. 2019/4059 K. sayılı kararı yayımlanmıştır.
Karara konu olayda, davacı kurum ile davalı şirket arasında hizmet alım sözleşmesi yapılmış olup, dava dışı işçinin açtığı davada müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davacı kurum tarafından icra dosyasına ödeme yapılmış, ardından davacı kurum davalı şirkete karşı rücuen tazminat davası açmıştır. Davalı ise, zamanaşımı iddiasında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, ödemenin davacı kurum tarafından 20 Ağustos 2013 tarihinde yapıldığı, buna karşılık rücu davasının 22 Şubat 2016 tarihinde açıldığı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 73 uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu belirtilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine kesin olarak karar verilmiştir. Verilen karara karşı Adalet Bakanlığının talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma başvurusu yapılmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, kararında, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin hizmet alım(temini) sözleşmesi olduğunu, kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrı bir hüküm bulunmadığını, bu doğrultuda sözleşmeden doğan alacağın TBK md. 146 uyarınca on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu belirtmiştir.
Sonuç olarak zamanaşımı süresinin dolmadığı göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna kanaat getiren Özel Daire, hükmün kanun yararına ve hukuki sonuçları kalkmamak koşuluyla bozulmasına oy birliğiyle karar vermiştir.
Yargıtay kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.