Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Davacı Pay Sahiplerinin Şirketten Çıkarılması

Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi Davasında Davacı Pay Sahiplerinin Şirketten Çıkarılması

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 531, fesih davasının sonunda mahkemece verilebilecek kararları sınırlandırmamıştır. Ancak aynı maddede, fesih ile birlikte, davacı pay sahiplerinin pay değerlerinin ödenerek şirketten çıkartılabileceği ayrıca zikredilmiştir[1]. TTK md. 531’in, kaynağı İsvBK md. 736 b. 4’den farklı olarak bu çözümü zikretmesi dolayısıyla, kanun koyucunun, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılması çözümüne diğerlerine nazaran önem atfettiği ve bu çözümün mahkemece özellikle değerlendirilmesi gerektiği kanaatinde olduğu sonucuna ulaşmaktayız.

Çıkarılma, mahkeme kararı kesinleştiğinde hüküm ve sonuç doğuracağından, davacı pay sahiplerinin hak ve yükümlülükleri kararın kesinleşmesine kadar devam edecektir[2]. Bununla birlikte, çıkarılmaya ilişkin karar davacının pay sahipliği sıfatını ve statüsünü sona erdiren bir karar olması dolayısıyla inşai karakterlidir[3]. Verilen bu kararın en önemli sonucu da çıkarılan pay sahiplerine “paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin” ödenecek olmasıdır. Ödenecek gerçek değerin hesabı bilirkişilerden rapor alınmasını gerektirir. Nitekim Yargıtay 11. HD, 11.06.2015 tarih ve 2015/2255 E. 2015/8166 K. sayılı kararında, “Mahkemece, davalı şirketin mal varlığının güncellenmesi suretiyle belirlenen aktifleri üzerinden davacının %30 payına karşılık gelen bedele hükmedilmiş ise de, gerçek pay değerinin belirlenmesinde davalı şirketin pasiflerinin de dikkate alınması suretiyle mali bilançonun ve bu kapsamda gerçek pay bedelinin bulunması ve bu bedele hükmedilmesi gerekirken, bu hususlarda yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir” şeklinde karar vermiştir[4]. Aynı Daire, 12.03.2014 tarih ve 2013/16548 E. 2014/4761 K. sayılı kararında, bilirkişi tarafından alınan raporu yeterli görerek belirlenen davacı pay sahibinin gerçek değerinin davalı tarafından kendisine ödenmesi suretiyle şirketten çıkarılmasına karar verilmesini yerinde bulmuştur[5].

Son olarak, çıkarma kararı, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi sonucunu doğuracaktır[6]. Kararın davacı pay sahiplerinin tüm paylarını kapsaması gerekmekte olup, yalnızca bir kısım payların çıkarmaya konu edilmesi mümkün değildir[7]. Ancak şirketin davacı pay sahiplerinin paylarını satın alabilecek mali güce sahip olmaması hâlinde, diğer seçenekler değerlendirilmelidir. Yargıtay 11. HD de, 06.07.2015 tarih ve 2014/17428 E. 2015/8840 K. sayılı kararında, davalıya, davacının payının değerinin ödenip şirketten çıkarılması konusunda beyanda bulunması için süre verildiği, davalının ise şirketin mali olanaklarının yeterli olmaması nedeniyle davacının payının karşılığının ödenemeyeceğine yönelik beyanda bulunması karşısında, davanın kabul edilerek şirketin feshedilmesi yönündeki kararı hukuka uygun bulmuştur[8].

Osman Can BAŞDEMİR

[1] Çıkarılma kavramının terminolojik incelemesi ve konuya ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. İlbasmış Hızlısoy, Ö.: Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi, Ankara 2016, s. 284 vd.

[2] Çelik, A.: Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Güncellenmiş 4. Baskı, Ankara 2016, s. 313; Oruç, M.: ”6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Ortaklıktan Haklı Sebeple Fesih İstemine Bağlı Çıkarılma”, Batider, C. XXVII, S. 1, s. 224.

[3] Hanağası, E.: “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Medenî Usûl Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi”, Batider, C. XXXII, S. 1, s. 257.

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2015-2016, İstanbul 2018, s. 362.

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2014, İstanbul 2018, s. 316-317.

[6] Turan, G.: Anonim Ortaklıkların Kendi Paylarını İktisabının Genel Esasları, 1. Baskı, Ankara 2018, s. 199.

[7] Ayoğlu, T.: “Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi”, GÜHFD, 2013/2, Oğuz İmregün’e Saygı Sempozyumu, İstanbul 2013, s. 239. Ayrıca TTK md. 531’in amacı ve verilecek kararla uyuşmazlık kesin biçimde sona erdirilmesi gerektiği gözetildiğinde, çıkarma kararının davacılara ait tüm payları kapsama zorunluluğu haklı olarak dile getirilmiştir(Turan, s. 199).

[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2015-2016, s. 361. Aynı yönde bkz. Yargıtay 11. HD’nin 20.12.2017 tarih ve 2016/5493 E. 2017/7447 K. ile 11.10.2017 tarih ve 2016/2552 E. 2017/5272 K. sayılı kararları(Yargıtay Hukuk ve Ceza Dairelerinin Türk Ticaret Kanununa İlişkin Kararları 2017, İstanbul 2018, s. 236-237).