Noterlerin Hukuki Sorumluluğu

I. Genel Olarak Noterlik, hukuki güvenliğin sağlanması ve hukuki anlaşmazlıkların doğumunun engellenmesi amacıyla kamusal yetkinin kullanıldığı, bunun da güvenilir belge düzenleme ve onaylama suretiyle gerçekleştirildiği bir meslek türüdür[1]. Hukukumuzda noterlik mesleğine ilişkin düzenlemeler esas olarak 1972 yılında yürürlüğe giren 1512 sayılı Noterlik Kanununda[2] yer almaktadır. Ayrıca 13.07.1976 tarih ve 15645 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Noterlik […]

Cezai Mirasçılıktan Çıkarma Sebepleri

I. Genel Olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 510. maddesinde cezai mirasçılıktan çıkarmaya sebep olan durumlar hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme uyarınca, mirasbırakanın altsoyu, anne ve babasından her biri veya sağ kalan eşi, mirasbırakana karşı gerçekleştirdikleri bazı davranışlar nedeniyle mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarrufu ile mirasçılıktan çıkarılabilir. Buna göre, bahsi geçen maddede cezai mirasçılıktan çıkarma […]

Türk Hukukunda Zina

I. Cumhuriyet Dönemi Öncesi Durum Cumhuriyet döneminde kabul edilen kanunlarda zinaya ilişkin yapılan düzenlemelerin incelenmesinden önce, Osmanlı Devletinde esas olarak uygulanan İslam hukuku[1] çerçevesinde zinaya ilişkin düzenlemelere kısaca değinmekte fayda vardır. İslam hukukunun temel kaynağını oluşturan Kur’an-ı Kerim’de zinanın açık bir tanımına yer verilmemiş olmakla birlikte, Kur’an’da “çok çirkin ve kötü bir yol” olduğu gerekçesiyle […]

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizinde Özellik Arz Eden Bazı Durumlar

I. Yabancı Mahkeme Kararının Gerekçesiz Olması Yabancı mahkeme kararının tenfizinde kamu düzeni müdahalesi yönünden özellik arz eden ve Türk hukukunda uzun süre tartışmalı olan bir konu, yabancı mahkeme kararının gerekçesiz olması hâlinde tenfiz talebinin reddedilip reddedilmeyeceğidir.  Konuya ilişkin olarak Yargıtay daireleri uzun yıllar birbirinden farklı kararlar vermiştir. Örneğin Yargıtay Temyiz Ticaret Dairesi, 01.04.1961 tarihinde Alman […]

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Hukuki Dayanağı

Ceza muhakemesi hukukunun amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Doktrinde maddi gerçek, geçmişte yaşanmış ve bitmiş bir olay veya olaylar bütününün deliller aracılığıyla ortaya konulmuş hâli olarak tanımlanmaktadır[1]. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında ise adil bir yargılama yapılarak şüpheli ve sanığın haklarının korunması gerekmektedir. Nitekim mahkemelerin keyfi kararlar vermesi ve kişilerin mutlaka suçlu sayılarak cezalandırılmasının önüne geçilmesi […]